Nitelikli, bilgi içeriği yüksek, akademik ya da yorum içeren kapsamlı yazılar… Bu başlık altında kıymetli yazarların ve akademisyenlerin özel, kısa ya da uzun, alana özgü metinlerini bir arada bulabileceksiniz. Fihrist olarak idealist bir bakış açısıyla nitelikli metinler ortaya koyma arzusundayız. Dolayısıyla, bu başlık, sizler için geniş bir arşiv oluşturma niyetinin ürünü. Yararlanmanız dileğiyle…

Kısaca Karşılaştırmalı Edebiyat Nedir, Nasıl Yapılır Ve Kadir Aydemir- Kuyudaki Kadın, Anton Çehov- Kocasını Bırakıp Gitti Öykülerinin Karşılaştırılması Üzerine

Yazar: Servet Sena Çelik

Kısaca Karşılaştırmalı Edebiyat Nedir, Nasıl Yapılır?

Karşılaştırmalı edebiyat, bir eserin başka bir eser ile ortak konu ve motif bağlamında incelenmesidir. Terimin ilk çıkış noktası, Plato ve Aristo’nun klasik çağına kadar inmektedir. Karşılaştırmalı edebiyat bilimi araştırmalarının edebiyatın bütünü olduğu görüşünü savunan Prof. Dr. Gürsel Aytaç’a göre; Edebiyat etkinliklerinin karşılaştırmalı olanlarının asıl ortaya çıkış noktası, ulusal edebiyatı kuvvetlendirme düşüncesi olmuştur.

Yani amaç kendi edebiyatımızı rayına oturtmak, geliştirmek ve başka milletlerin neler yaptığını anlayıp, gözlemlemektir. En az iki ayrı milletin edebiyatları karşılaştırılmalıdır. Sınırların ötesindeki edebiyat eserleri kıyaslandığında ancak bu bir karşılaştırma olur. Kendi edebiyatımız içerisinde yaptığımız edebiyat karşılaştırması, ulusun dışına çıkmadığı için, Mehmet Kaplan’ın da dediği gibi ancak birer edebiyat çalışması niteliği gösterebilir.

Anton Pavloviç Çehov Kimdir?

29 Ocak 1860’da Kırım Taganrog’da dünyaya geldi. Çocuk yaşlarındayken tiyatroya ilgi duydu.  “Babasız “ ve “Platonov “ adında iki oyun yazdı. Tıp eğitimi almak için Moskova’ya gitti. Strekoza dergisinde Antoşa Çehonte gibi takma isimlerle haftalık öyküler yazdı. İlk eskiz denemesi Melpomone’nin Masalları 1884’te yayımlandı. Meşhur romancı Grigoroviç’in kendisine yazdığı mektupla yazarlığı ciddiye almaya başladı. İlk öykü derlemesi Karmakarışık Öyküler’i1885’te yayımladı. Aynı yıl ikinci öykü derlemesi Alacakaranlık’ı yayınladı. Kuğunun Şarkısı ve Ayı 1888 yılında ilk kez sahnelendi.

Alacakaranlık ile Puşkin Ödülü’ne layık görüldü. Martı 1896’da ilk kez sahnelendiğinde olumsuz tepkilerle karşılaştı. Vanya Dayı Moskova Sanat Tiyatrosu’nda 1899’da sahnelendi. 1901’de Üç Kızkardeş Moskova Sanat Tiyatrosu’nca sahnelendi. Ertesi yıl sağlığı kötüleşmeye başladı. Tamamladığı son oyunu Vişne Bahçesi’nin ilk gösteriminin yalnız üçüncü perdesine katılabildi. İyileşmek için gittiği Badenweiler’de hayata gözlerini yumdu. Evrenselliği yakalayan yazarın klasikleri, halen çok satanlar zirvelerinde yerini korumakta.

Kadir Aydemir Kimdir?

Kadir Aydemir 13 Eylül 1977 yılında İstanbul Maltepe’de doğdu. Aslen Ardahanlı’dır.1995 yılında Fenerbahçe Lisesi’nden mezun oldu. 1996’da ilk şiirini yazdı, 1997 yılında Şiir-Oku dergisinde yayımlandı. Aynı yılda Kadıköy’de “Başka“ adında bir şiir dergisi çıkartmayı başardı. Genç değer, 1997’den 2003’e dek 11 sayı yayımladı. Bir röportajında “Ben kütüphane mezunuyum “ dese de üniversitede bir süre İşletme okudu, daha sonra Halkla İlişkiler eğitimi aldı. Aydemir’in şiirleri Varlık, Kitap-lık, No, Dize, Özgür Edebiyat, Akatalpa, Mor Taka, Ada gibi dergilerde ve çeşitli şiir yıllıklarında yayımlandı. Cumhuriyet Kitap, Virgül ve Radikal Kitap Dergileri de başta olmak üzere pek çok dergide röportaj ve eleştiri yazıları yazdı. 2000 yılında Yitik Ülke adındaki web sitesi yayına başladı. 2006 yılında Yitik Ülke Yayınevi’nin kurucusu ve editörü oldu. Yazarın ilk kitabı Sessizliğin Bekçisi Haiku “2005’in sonlarında Gölü Emen Mektup adlı kitabı Azerbaycan’da Azerice dilinde; 2013’te “Aşksız Gölgeler’’ adlı öykü kitabı Almancaya çevrilerek Almanya’da Binooki Verlag tarafından yayımlanır.’’ (Aydemir, 2018). Yazıları İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, Ermenice, Azerice Bulgarca, Japonca, Rusça, Uygurca, Rumence gibi dillere çevrilir. Yannis Ritsos ve Pablo Neruda hayranı olan yazar şiirlerinin yanı sıra düzyazı ve öykü de yazar.  Cunda Öyküleri, Ekşi Öyküler, Bozcaada Öyküleri, Olimpos Öyküleri, 80’lerde Çocuk Olmak, 90’lar Kitabı, Tuhaf Alışkanlıklar Kitabı, Mutsuz Aşk Vardır, Yitik Öykü, Sonsuz Unutuş adlı kitaplarını projelendirip yayına hazırlarlar. Editörlük ve yayıncılık yapan, ‘Uluslararası PEN Yazarlar Derneği’ ve ‘Edebiyatçılar Derneği’ üyesi olan yazar aynı zamanda Yitik Ülke Yayınları’nın kurucusu ve genel yayın yönetmenidir. İstanbul’da yaşayan Aydemir, yazmaya devam eder.

Albion’un Kızı ve Sonsuz Unutuş Üzerine

Albion’un Kızı, Çehov’un 1880-1884 tarihleri arasında Moskova’da kaleme aldığı öykülerden seçilerek hazırlanmıştır. Sonsuz Unutuş ise Aydemir’in 2000-2011 arasında İstanbul, İzmir, Kelebekler Vadisi, Olimpos ve Bozcaada’da kaleme aldığı öykülerden oluşmaktadır. İki eserin karşılaştırılması için, önce yazarların yaşamına, daha sonra da yaşadıkları ve eserlerini yazdıkları dönemin siyasi, tarihi, sosyal, kültürel gelişimine de hâkim olmak gerekir. 1880’de Çehov Strekoza’da ilk öyküsünü yayımladı. 80’de II. Aleksandr’ a karşı suikastler düzenlendi, Radikaller örgütler kurdu. Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler’i yayınlandı. Çehov için örnek teşkil etti. II. Aleksandr, bir öğrencinin bombalı saldırısı sonucu öldü. III. Aleksandr, bu suikasti fırsat bilerek liberal görüşü savunan yazar ve yayınevlerini ağır baskıya aldı, Çehov Dostoyevski’nin ölümü ve kendi hastalıklarının yanı sıra birçok sosyal, siyasi olaya doktorluk da yaparken, şahitlik etti.  

Aydemir 2000-2012 yılları arasında Türkiye’de gelişmeye başlayan okuma kültürü ve Yeni edebiyatın içerisinde, Kadıköy ve çevresinde, mahalle kültürü ile gelişen edebiyata anbean tanıklık etti. Dönemin yazarlarını teknoloji eşliğinde yakın mercek altına aldı. Tüm bu süreçlerle Yazı Kitapevi ve Mustafa Köz ile tanıştı. Sahaf sahaf gezerek çok okuyup çok yazdı. Salı şiir akşamlarına katılmaya başladı. Youtube röportajlarında o akşamlardan bahsederken; “Mahalle ağabeylerinden öncelikle şiirin ve öykünün ne olmadığını sonrasında ise ne kadar zor yazılıp yayınlandığını öğrendim. “ Dedi.  Bu bağlamda iki yazarın dönemlerini ve yaşadıkları olayları göz önünde bulundurarak seçtiğim, Sonsuz Unutuş’tan Kuyudaki Kadın, Albion’un Kızı’ndan Kocasını Bırakıp Gitti öykülerini, yazarların kendi kafasındaki kadın imgelerini baz alarak, kıyaslayalım.

Kuyudaki Kadın ve Kocasını Bırakıp Gitti Öykülerinin Karşılaştırması

Kuyudaki kadın öyküsü kahraman bakış açısı ile birinci ağızdan yazılmış bir öyküdür. Kocasını Bırakıp Gitti ise ilahi bakış açısı ile yazılmıştır. Kuyudaki Kadın’da karakter kuyunun kenarında otururken suyun taşması ile bir deniz kızı ile karşılaşır, – tasvirler, sesler öyküye hakimdir-. Denizkızı denizlerin dibine karakteri çağırır, bu süreçte karakter beyninde gördüğü tüm kadınlardan daha güzel olan bu denizkızını oturtmaya çalışır, karakter gitmek isteyip istemediğini bile bilmeden, birden suların dibinde kendini denizkızıyla giderken bulur, bilinç akışı tekniği ile yazılmıştır. Kuyudaki Kadın öyküsünde direk olarak yazarın kafasındaki kadın imgesini algılayabilirken, Çehov’un bu öyküsünde bu imgeyi tek başına yakalayamıyoruz.

Kocasını Bırakıp Gitti adlı öykü de akşam yemeğinde buluşan iki evli çiftin monologlarını görürken Aydemir’in öyküsünde iç monologları görüyoruz. Çehov’un öyküsünde, kadın karakter, çevresinde evlenen bir kadının kötü bir adam ile evlendiğini, adamın hırsız olduğunu, tüm bunlara rağmen kadının onunla evlendiğini eşine anlatır. Birçok nitelendirmede bulunur, eğer ben olsaydım o adam ile asla evlenmezdim, der. Kocası eğer benim böyle birisi olduğumu öğrenseydin ne yapardın der, kadın böyle bir durumda eşini terk edeceğini sert bir üslupla dile getirir. İşte öykünün esas olayı burada başlar. Adam evin giderlerinden, kadının yaptığı alışverişlerden, maddi tutarlardan ve kazancından bahseder. Harcamaları kazançlarını geçiyordur, eleştirdiğin kötü adam benim yanımda bir hiçtir, der. Sen sen ol bir daha başkalarına çamur atmaya kalkma der.

Öyküyü bir sonla bitirir. Öykünün sonunda okurlar ‘Peki kadın kocasını bırakıp gitti mi?’ diye sorarlarsa evet gitti ama kendi odasına, der. İki öyküde de tasvirler hakimdir. Ancak yazar kendi varlığını Kocasını Bırakıp Gitti öyküsünün sonunda hissettirirken, Aydemir’in öyküsünde bunu göremeyiz. Aydemir bu öyküsünde doğa ile iç içedir. Çehov birçok öyküsünde doğayla yakın temas kursa da bu öyküsünde böyle bir üsluba yer vermemiştir.  Kuyudaki Kadın’da gece imgesini görüyoruz. Gece saklar, çirkinlikleri gizler, örter. Kocasını Bırakıp Gitti de çirkinlikler karakterin ağzından adeta kadına bir eleştiri olarak salt bir şekilde ifade edilir.

Çehov’un öyküsünde didaktik bir amaç güdülmüşken, Aydemir’in öyküsünde böyle bir durum söz konusu değildir. Aynı şekilde bir eserde imgesel anlatım kullanılmamışken diğerinde imgesel, masalsı hatta şiirsel bir anlatım kullanmıştır – Bu durumu Aydemir’in şair yönü ile bağdaştırabiliriz-. Kuyudaki Kadın öyküsünde karakter yalnızdır, fakat doğa ve hayvanlar ona dost olmuştur. Deniz imgesi hayattır da diyebiliriz. Karakter denizkızıyla birlikte gidince, dönüşür. Bir evrilme durumu oluşur. Fakat Kocasını Bırakıp Gitti adlı öyküde böyle bir yalnızlık veya evrilme söz konusu değildir. Aydemir’in öyküsünde Sait Faik’in Hışt Hışt öyküsündeki gibi yalnızlıktan korkan bir adam vardır. Adam karmakarışık rüyalar görüyor. Yaşananlar gerçek bir zaman veya mekân da mı bunu bilemiyoruz.

Fakat Çehov’da zaman ve mekânın gerçekliğinden emin durumdayız. Aydemir Huzur istiyor, Çehov’da yanlışlıkların karşısında doğruluk yani eşittir huzur arıyor. Bu bağlamda huzur isteği iki öykü için ortak bir olgudur da diyebiliriz. Denizkızı ve adam birbirini kurtarıyor, geleceğe umutla bakıyorlar. Çehov’daki karakter de karısı ile geleceğe bakıyor, fakat bu umutla mıydı değil miydi, onu göremiyoruz. İki eserde de konum olarak bir yer belli değil, birinin evde diğerinin kuyu başında geçtiğini biliyoruz. Zaman olarak iki eserde bir akşam vaktinde geçiyor.

Aydemir bu eserinde de genel olarak Sonsuz Unutuş kitabındaki diğer öyküleri gibi kendi varoluşunu doğa ile tamamlamaya çalışıyor. Hep bir arayış içindedir. Öyküsü kısa ve anlamlı, Çehov’un bu öyküsü ise ona oranla uzun ve yine anlamlıdır. Birisi kadının tutumunu haklı bir yargı ile eleştirirken, diğeri kadını bir çıkış, kurtuluş noktası olarak görür. Sonsuz bir bekleyiş hakimdir, fakat Çehov öykülerinde yer yer beklediğini bulur. Aydemir bulamaz, bulduysa da bunu okuyucunun anlayacağı şekilde eserinde göstermez. Yitik bir ülkenin yitik bireyidir adeta. İki öyküde de yazarlar gereksiz sözcüklerden kaçınmış, akıcı bir dil kullanmıştır. Kocasını Bırakıp Gitti adlı eserde yazar daha çok sorgulatmayı aynı zamanda eleştirirken öğretmeyi amaçlamıştır. Farklı pencerelerden bakma fikrini bize aşılar. Dönemin etkisi bu eserde kendini gösterir. III. Aleksandr’ın tutumları sonrası kazançları düşen halkın başvurduğu haksız kazanç yollarını bu öyküsü aracılığıyla bize yansıtır. Aydemir’in öyküsünde bir dönem yansıması açıkça görülmez. Bu bağlamda Kocasını Bırakıp Gitti adlı öyküyü Marksist, Postivist bir eleştiriyle de ele alabiliriz. Derinlere inecek olursak dönemin alt-üst çatışmasına kadar birçok duruma da ayna tutabiliriz.

Bu öyküde bir olay örgüsü ve kesin sonuçtan doğan bir anlatı vardır. Kuyudaki Kadın’da ise bir durum ve durumun doğurabileceği sonuçlar vardır -karakter dönüşür, sonra ne olur?-, kesin bir son bize verilmemiştir. Her okuyucu farklı sonuçlar çıkarabilir. Bir eleştiri amaçlanmamıştır. Boşlukları okuyucu doldurur, Çehov bu öyküsünde kesin sonucu yüksek ses ile dile getirmiştir.

Bu iki öykü karşılaştırıldığında anlatım, tarz ve üslup tamamen farklıdır. Ortak olan tek olgu iki öykünün de bir kadın teması üzerinden anlatılmasıdır. Söz konusu öykü kitaplarının genelinde ve seçilen öykülerde, karakterler gitmek ve kalmak ikilemine düşerler. Tüm bunlar bir sonuca bağlanacak olursa, Çehov’un öyküleri de Aydemir’in öyküleri de, doğa, tabiat, kadın, toplum, hümanizm – ve bazen kaçış- temalarıyla adeta bir kılıç keskinliğinde yüreğimize saplanır.

 

 

KAYNAKÇA

 1. a) Kitaplar

AYDEMİR, Kadir; Sonsuz Unutuş, 2. Baskı, Yitik Ülke Yayınları, İstanbul 2015.

ÇEHOV, Anton; Albion’un Kızı, 2. Baskı, İletişim Yayınları, İstanbul 2019.

 2. b) Makaleler

ŞAHİN, E. (2017), Neden Mi Karşılaştırmalı Edebiyat, sf.2

3. c) Elektronik Ortamdan Elde Edilen Kaynaklar

AYDEMİR, Kadir;  “Hakkında’’, http://www.kadiraydemir.com/hakkinda (Erişim Tarihi Aralık  2019)

ŞAHİN,Elmas; “ Sonsuz Unutuş – Kurdun Ağıtı’’, http://www.kadiraydemir.com/sonsuz-unutus-kurdun-agiti.html (Erişim Tarihi Aralık 2019)

Nitelikli, bilgi içeriği yüksek, akademik ya da yorum içeren kapsamlı yazılar… Bu başlık altında kıymetli yazarların ve akademisyenlerin özel, kısa ya da uzun, alana özgü metinlerini bir arada bulabileceksiniz. Fihrist olarak idealist bir bakış açısıyla nitelikli metinler ortaya koyma arzusundayız. Dolayısıyla, bu başlık, sizler için geniş bir arşiv oluşturma niyetinin ürünü. Yararlanmanız dileğiyle…

Bülten'e Üye Ol

Fihrist Kitap Çalışmalarından Haberdar Ol