Opera Klasikleri Dizisi

Opera klasikleri dizisi, libretto külliyatına odaklanmaktadır. Eserlere bir zamandizini, önsöz ve sinopsis ile açılış yapıyoruz; librettonun özgün dili ile birlikte Türkçe çevirisini okurlarımıza sunuyor, bilgilendirici dipnotlar eşliğinde her kesimden müziksevere hitap etmeyi amaçlıyoruz.

Fihrist olarak opera metinlerini Türkçeye kazandırmaktan ve bütüncül bir bilinç ile okurumuza sunmaktan onur duyuyoruz.

Opera Klasikleri Dizisi

Operalar, edebiyatın, mitolojinin, kültür-sanatın derinlerinde yatan temel konular üzerine yükselir. Genelde bilindiktir konular, temalar… Herkes bir şekilde giriş, gelişme ve sonucu bilir. Binlerce yıllık kadim hikâyeler gibi, toplumun kolektif anlatısıdır âdeta… Herkes konunun içeriğine hakimdir. 

Evet, operalar konuları itibariyle bilinen temalar üzerine yazılır, Avrupa kültürünün yapı taşlarını temsil eden oyunlar, mitolojik konular operaya uyarlanır. Dolayısıyla yüksek sanatın detaylarına imkân sağlayacak şekilde, sanatçıların biçimci çabayı sarf edebilmesi adına nüanslara odaklanıp ince işçilik sergilemesine olanak sunar. Oyunu sahneleyen sanatçı gibi seyirci de konunun tekrarı içinde eserin detaylarında gezinir. Bu sebeple operalar, dönemin yüksek sanatıdır, zirvesidir. 

Operanın yüceliği, sanat camiasındaki zirve konumu bugün bile kabul gören gerçektir. Operanın, dönemi adına mükemmelliği temsil edişi, bugünün sineması gibi, birçok sanatı birleştirmesinden gelir. Dekor, oyun ve müzik… Bütüncül sanatın zirveyi temsili…

Dahası, operanın zirve konumu, çokça sosyolojik bir olgudur. Büyük bir sermaye ile, çokluğun ve ihtişamın düzen içinde sunumu, müthiş bir organizasyon becerisiyle mümkündür. Opera, dolayısıyla, ses sanatçılarını aşan bir boyutta, müzisyenler ve yönetmenlerin de ötesinde, opera salonlarıyla birlikte düşünülmelidir. Hatta toplum ve kültürün birlikteliğiyle izah edilebilir operanın büyüklüğü.

Toplumun, ulus olmaya evirilen birliğin ruhsal bütünlüğü…

Opera, niteliğin zirvesini temsil eden estetik sunumdur. Niteliğin hiyerarşik anlamda sanatsal olarak zirvesini teşkil eden duruşuyla, evet, aristokratiktir; çünkü barok dönemde doğmuştur. 19. yüzyıl itibariyle burjuva da sahiplenir operayı ve onu en kıymetli makamlarda sergiler, bir mücevher itibarı ile yaklaşır. Uluslar ve uluslar içindeki her sınıf operayı farklı şekillerde sahiplenir. 

Opera elitisttir. Fakat aristokrasiyi ve burjuvaziyi aşan bir büyüklük bu, toplumun tümünü kapsayan bir elitizm. Bir kraliyet tacı nasıl tüm milleti temsil edebilir ya da altın varaklı bir kilise, baştan sona resimlerle donatılmış bir saray, tüm ihtişamıyla cumhuriyet opera salonları… İşte böyle bir elitizm. Yüksek sanat da halkındır. Yüksekten bakan bir çağrıdır ama yine de halkadır bu çağrı. Toplumun, ulus olmaya evirilen birliğin kolektif bilincinin çağrısıdır.

Opera, gelenekçi olmak zorunda değildir, hatta 20. yüzyıl itibariyle modernizmin operayı içtenlikle sahiplendiğini söyleyebiliriz. Opera kadimdir ve yine de opera ilericidir. Bununla birlikte diyebiliriz ki her şeyden önce opera, yüksek sanatın zirvesine adım atmaya meyilli bir kültür abidesidir. Toplumun niteliksel anlamda gösterişli bir ayinidir. 

Her ulus, kimliğini operalar üzerinden inşa etmeye işte bu yüzden meyillidir. Her ulus gibi Türk ulusu da önce Tanzimat ile birlikte, daha sonra genç cumhuriyet döneminde Mustafa Kemal’in önderliğinde bir opera seferberliğiyle hemhal olmuştur. 

Opera bu yüzden kadim birikimin yansıması kabul edilen bir anlatıdır, ileriye ve en zirveye göz dikmiş çağrıdır. 

Öncelikle Avrupa ama zaman içinde tüm dünya ülkelerinin tarihidir opera, toplumsal deneyimlerinin kümülatif sunumudur, kültürün bilinçaltı yansımasıdır, ruhudur… 

Sanatın kraliyet töreni kutsallığında sunumudur, atik ve saldırgan mızrak ucudur. 

Sanatın dağ gibi birikiminin volkan olup zirvede kızıl patlayan tutkusudur. 

Opera, bu kor tutkuyla tutuşmaya çağırıyor bizi.

***

Opera metinlerini Türkçeye kazandırmaktan ve bütüncül bir bilinç ile okurumuza sunmaktan onur duyuyoruz.


alkan.

Bülten'e Üye Ol

Fihrist Kitap Çalışmalarından Haberdar Ol