Nitelikli, bilgi içeriği yüksek, akademik ya da yorum içeren kapsamlı yazılar… Bu başlık altında kıymetli yazarların ve akademisyenlerin özel, kısa ya da uzun, alana özgü metinlerini bir arada bulabileceksiniz. Fihrist olarak idealist bir bakış açısıyla nitelikli metinler ortaya koyma arzusundayız. Dolayısıyla, bu başlık, sizler için geniş bir arşiv oluşturma niyetinin ürünü. Yararlanmanız dileğiyle…

Fars Edebiyatından Modern Edebiyata Ömer Hayyam Rubaileri

Yazar: Mizgin Sungur

Asıl adı Gıyaseddin Ebu’l-Feth b.İbrahim El-Hayyam olan Ömer Hayyam, İranlı bir şair ve bilgindir. Yaşamına dair kısıtlı bilgi bulunan Hayyam’ın İran’ın Nişabur kentinde (1039-1048) yıllarında doğduğu (1123-1132) yıllarında seksen beş yaşında öldüğü düşünülür. Şair; Cebir, Geometri, Fizik, Tıp, Felsefe, Astronomi alanlarında çalışmalar yapmış Güneş Takvimini hazırlamıştır. Asıl ününü şiir alanında rubaileriyle kazanmıştır. 

Hayyam’ın rubaileri başta İranlı şairleri etkilemiş ardından Hayyam’a Anadolu topraklarında da büyük bir ün kazandırmıştır. Modern Edebiyat alanında da rubai yazan yazar ve şairler vardır. Günümüzde de Hayyam’ın rubailerini besteleyip şarkı haline getiren sanatçılar bulunmaktadır. Makalemde; Hayyam’ın Rubailerinin özelliklerine, rubailerinin İran/Fars Edebiyatında, Osmanlı Edebiyatında ve Modern Edebiyatta yeri ve etkilediği yazarlarla birlikte eserlerine değineceğim. Daha sonra bestelenen rubaileri ve besteleyen sanatçıları aktaracağım.

 

Giriş

Hayyam’ın felsefi yönü ağır basan rubailerinde insanın yokluktan gelip yokluğa gittiği bu nedenle yaşadığı anın tadını çıkarması/yaşadığı anı en iyi şekilde değerlendirmesi gerektiği düşüncesi hakimdir. Hayyam, rubailerinde derin felsefi düşüncelerinin yanı sıra kullandığı dil ile de dikkat çekmiştir. Yalın bir ifade kullanması, az sözle çok şey ifade etmesi, kaleme aldığı rubailerle okuyucuyu derin bir anlam arayışına sürüklemesi rubailerinin dikkat çeken başlıca özelliklerindendir. Rubailerinden hareketle Hayyam’ın şaraba düşkün, yalnızca anı yaşayan, ölmeden önce gününü gün etmek isteyen bir şair olduğuna dair tespitler varken bunların dışında Hayyam’ın rubailerinin göründüğü kadar basit bir anlayışla yazılmadığını derin bir felsefe ve tasavvufi inançla kaleme alındığını ifade edenler de vardır.
İran/Fars Edebiyatında Hayyam ve Rubai: Yaşadığı dönemde şairlik yönüyle tanınmayan Hayyam; Matematik, Astronomi, Felsefe alanında büyük bir üne sahiptir. Bunun iki farklı nedeni vardır diyebiliriz. Birinci nedeni Hayyam’ın yaşadığı dönemin hakim anlayışına ters düşen rubailer kaleme alması; varlığı, Tanrıyı, öteki dünyayı sorgulaması ikinci nedeni ise şiirle ilgisinin yalnızca zaman zaman rubailer yazmaktan ibaret olmasıdır. Şairlik yönü çok sonradan keşfedilen Hayyam, İran şiirinde rubaiyi kendi adıyla özdeşleştiren tek şairdir. “Ömer Hayyâm, İran sahasında Hâfız, Mevlevî, Bâbâ Afzal-ı Kaşânî, Hakânî gibi şairleri etkilemiştir. Bu şairlerin şiirlerinde Hayyâm’ın düşüncesinin izlerine rastlayabiliriz” (94)1

 

Osmanlı Edebiyatında Hayyam Etkisi

Kaleme almış olduğu veya kendisine atfedilen rubailer aracılığıyla rubai nazım şeklinin yaratıcısı olarak kabul edilen Hayyam, Osmanlı şairlerince de benimsenmiş, birçok manzumede ismi anılarak özellikle rubai sahasındaki yeteneği dile getirilmiştir. Ömer Hayyam’ı şiirlerinde anan şairleri ele alacak olursak; “16. yüzyılda Süheylî (ö. 1632’den sonra); 17. yüzyılda, Azmi-zâde Hâletî (ö. 1631), Nef‘î (ö. 1635), Fehîm-i Kadîm (ö. 1647), Mezâkî Süleyman Efendi (ö. 1676) ve Vahyî (ö. 1718); 18. yüzyılda, Said Giray (ö. 1728), Süleyman Nahîfî (ö. 1738), Neylî (ö. 1748), Hâzık Mehmed Efendi (ö. 1762) ve Sümbülzâde Vehbî (ö. 1809); 19. yüzyılda ise Eşref Paşa (ö. 1894), Şânîzâde Atâullah (ö. 1826), Yenişehirli Avnî (ö. 1883) ve Âsaf mahlaslı Mahmûd Celâleddin Paşa’dır (ö. 1903).” (33)2

Hayyam’ın Osmanlı Edebiyatında etkilediği birkaç isim ve rubai örneklerine değinmek gerekirse, Ömer Hayyam’dan etkilenen başlıca isimlerinden biri 16. yüzyıl Osmanlı edebiyatının önemli isimlerinden olan Süheylîdir. “Süheylî Rum ve Fars topraklarında yaşayan dikkate değer şairlerin şiir özelliklerini methettiği ve bir bakıma manzum tezkire özelliğini taşıyan “Bu Kasîde-i Be-nâm Şu‘arâ-yı Sâhib-kemâlden Sâdât-ı Ervâm ü A‘câm Vasf Olınup Gülşen-i Şu‘arâ Nâmıyla Mevsûmdur” başlıklı kasidesinde daha önce pek rağbet görmeyen rubâî nazım şeklinin Ömer Hayyâm ile birlikte tanındığına dikkat çekmiştir.”

14. Yüzyıl şairlerinden Kadı Burhannedin’in rubai örneği

Mestâne gözün dâne-i bâdâm ola mı
Hâl ile saçun dânei bâ -dâm ola mı
Şirin tutagun bahdum idi bahtumdur
İşbu azacuh dünyada bir kâm ola mı

16. Yüzyıl şairlerinden Fuzuli’nin rubai örneği

Ruhsâruna ayb etme nigâh etdügümi
Gözyaşı töküp nâle vü âh etdügümi
Ey pâdişeh-i hüsn terahhum çağıdur
Afv eyle ki bilmişem günâh etdügümi

Ömer Hayyam’dan etkilenen isimlerinden biri de 16. yüzyıl Osmanlı edebiyatının önemli isimlerinden olan Süheylîdir. “Süheylî Rum ve Fars topraklarında yaşayan dikkate değer şairlerin şiir özelliklerini methettiği ve bir bakıma manzum tezkire özelliğini taşıyan “Bu Kasîde-i Be-nâm Şu‘arâ-yı Sâhib-kemâlden Sâdât-ı Ervâm ü A‘câm Vasf Olınup Gülşen-i Şu‘arâ Nâmıyla Mevsûmdur” başlıklı kasidesinde daha önce pek rağbet görmeyen rubâî nazım şeklinin Ömer Hayyâm ile birlikte tanındığına dikkat çekmiştir.”

 

Modern Edebiyatta Hayyam Etkisi 

Cumhuriyet Dönemi şairlerinden rubai nazım şeklini kullanan şairlerde iki farklı tutum görülmektedir. Yahya Kemal, Arif Nihat Asya, Ümit Yaşar Oğuzcan, Azmi Güleç gibi şairler rubaiyi klasik kurallarına uygun şekilde kullanmışlardır. Atilla İlhan, Hilmi Yavuz, Turgut Uyar, Nazım Hikmet Ran, Orhan Veli Kanık gibi birçok şair ise rubaiyi yalnızca bir düşünce şiiri olma özelliğine dikkat çekerek/düşünce şiiri olma özelliğinden yararlanarak kullanmışlardır.

Cumhuriyet Dönemi şairlerinin kaleme aldığı yukarıda belirtmiş olduğum, iki farklı tutumda yazılan rubai örneklerini inceleyelim.

Yahya Kemal’in klasik rubai anlayışıyla yazdığı rubai örneği

İksiri içenler ezeli sâgardan,
Mest-i melâmetle geçerler serden,
Bir kerre “En’el -Hak” diyen erbâb-ı dile,
Hallâk-ı avâlim görünür her yerden.
Arif Nihat Asya’nın klasik rubai anlayışıyla yazdığı rubai örneği
Ey yolcu, al, istediklerin işte, diye
Salkım, uzatır kendini daldan, ye,diye.
Yatmış bakarım asmaya ben, yavrusunu,
Emzirmeye davranan cömert anne diye

Turgut Uyar’ın düşünce şiiri anlayışıyla kaleme aldığı rubai örneği

Rubai

Oturdum şöyle böyle saatim sol yanımda,

Biliyorum şimdi bazı atlılar kanıyor uzakta

beşotuz, altıonbeş, karanlık şöyle böyle

Şöyle böyleden fazla bir şeyler akıyor kanımda

Orhan Veli’nin Düşünce Şiiri Anlayışıyla Kaleme Aldığı Rubai Örneği

Ömrün o büyük sırrını gör bir bak da,
Bir tek kökü kalmış ağacın toprakta.
Dünya ne kadar tatlı ki binlerce kişi,
Kolsuz ve bacaksız yaşayıp durmakta.

 

Şarkılarda Ömer Hayyam Rubaileri 

Dönemimizden asırlar önce yaşamını sürdüren Hayyam’ın edebiyat alanına büyük bir etkisi olmuştur. Önemini yitirmemiş, yazdıklarıyla kendinden sonrakileri, farklı edebiyatları/edebiyat ekollerini de etkileyerek evrenselliğe ulaşmıştır. İran edebiyatından Modern edebiyata kadar izlerini gördüğümüz Hayyam’ın şarkılarda da izlerine rastlamaktayız. Farklı tarzda birçok sanatçının bestelediği rubailer günümüzün sanatına yansımıştır. Rubailerden bestelenen şarkılar Mehmet Güreli- Kimse Bilmez, Can Gox- Dal Goncayı Bir Sabah, Leyla The Band- Zaman, Fazıl Say ve Serenad Bağcan- Ey Kör, Fazıl Say ve Serenad Bağcan- Akılla Bir Konuşmam Oldu, Kuan- Al Cenneti Başına, Can Gox- Ömrünü Berbat Etme, Ceylan Ertem- Ne Güzel Gün gibi eserler/sanat yapıtlarıdır. Belirttiğim bu isimler ve şarkılardan birkaçını örnek olarak vereceğim.

Hayyam’ın Bestelenen Rubaileri ve Şarkılardan Örnekler

Rubai
Bulut geçti, gözyaşları kaldı çimende
Gül rengi şarap içilmez mi böyle günde?
Bugün bu çimen bizim, yarın kim bilir kim
Gezecek, bizim toprağın yeşilliğince

Bulut geçti, gözyaşları kaldı içimde ile başlayan rubaiyi günümüzde, Mehmet Güreli’nin Kimse Bilmez şarkısından dinlemekteyiz.

Şarkı Sözleri

Bulut geçti, gözyaşları kaldı çimende
Gül rengi şarap içilmez mi böyle günde?
Seher yeli eser, yırtar eteğini gülün
Güle baktıkça çırpınır yüreği bülbülün
Bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye?
Kimse bilmez, kimse bilmez
Bulut geçti, gözyaşları kaldı çimende
Gül rengi şarap içilmez mi böyle günde?
Seher yeli eser, yırtar eteğini gülün
Güle baktıkça çırpınır yüreği bülbülün
Bulut geçti, gözyaşları kaldı çimende
Gül rengi şarap içilmez mi böyle günde?
Seher yeli eser, yırtar eteğini gülün
Güle baktıkça çırpınır yüreği bülbülün
Bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye?
Kimse bilmez, kimse bilmez
Rubai
Her sabah yeni bir gün doğarken,
Bir gün de eksilir ömürden;
Her şafak bir hırsız gibidir
Elinde bir fenerle gelen.

Hayyam’ın bu rubaisi ise günümüzde oldukça popüler olan Leyla The Band grubunun Zaman şarkısında eklemeler yapılarak kullanılmıştır.

Şarkı Sözleri

Her sabah bi gün doğarken,
Bi gün de eksilir ömürden.
Her şafak bi hırsız gibi,
Elinde bi fenerle…
Cehennem boşuna,
Dert çektiğimiz günler…
Cennet gün ettiğimiz dünler…
Ey zaman bilmez misin ettiklerini…
Bir düğüm ki ne sen çözebilirsin ne ben!
Bilmezsin ne olduğunu,
Vazgeç ötelerden yorma kendini…
Kendine gel bir düşün,
Ben senim, sen ben arama boşuna…
Rubai
Akılla bir konuşmam oldu dün gece;
Sana soracaklarım var, dedim;
Sen ki her bilginin temelisin,
Bana yol göstermelisin.

Fazıl Say ve Serenad Bağcan’ın bestelediği ve icra ettiği, Akılla Bir Konuşmam Oldu Klasik müzik türünde yapılmış başarılı örnekler arasındadır. Şarkının ilerleyen bölümlerinde “Hayyam’ın bu sözlerine ne dersin, dedim: Dizmiş alt alta sözleri, Hoşbeş etmiş derim, dedi.” dizeleriyle de Hayyam’dan esinlenildiği anlaşılmaktadır.

Şarkı Sözleri

Akılla bir konuşmam oldu dün gece;
Sana soracaklarım var, dedim;
Sen ki her bilginin temelisin,
Bana yol göstermelisin.
Yaşamaktan bezdim, ne yapsam?
Birkaç yıl daha katlan, dedi.
Nedir; dedim bu yaşamak?
Bir düş, dedi; birkaç görüntü.
Evi barkı olmak nedir? dedim;
Biraz keyfetmek için Yıllar yılı dert çekmek, dedi
Bu zorbalar ne biçim adamlar? dedim;
Kurt, köpek, çakal makal, dedi.
Ne dersin bu adamlara, dedim;
Yüreksizler, kafasızlar, soysuzlar, dedi.
Benim bu deli gönlüm, dedim; Ne zaman akıllanacak?
Biraz daha kulağı burkulunca, dedi.
Hayyam’ın bu sözlerine ne dersin, dedim:
Dizmiş alt alta sözleri, Hoşbeş etmiş derim, dedi.
Ben olmayınca bu güller, bu serviler yok.
Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok.
Sabahlar, akşamlar, sevinçler tasalar yok.
Rubai
Evren kırıntısı bu güzelim yıldızlar
Gelir giderler, dünyayı bezer dururlar;
Göklerin eteğinde, toprağın koynunda
Doğdukça doğacak daha neler var

Evren kırıntısı bu güzelim yıldızlar ile başlayan bu dizeleri ise Ceylan Ertem’in Ne Güzel Gün şarkısında duymaktayız.

Şarkı Sözleri

Evren kırıntısı bu güzelim yıldızlar
Gelir giderler, dünyayı bezer dururlar
Göklerin eteğinde, toprağın boynunda
Doğdukça doğacak daha neler var
Ne güzel gün, hava ne sıcak
Ne güzel gün, hava ne serin
Bu yolun hoş bir yerinde durabilseydik
Ya da bu yolun ucunu görebilseydik
O umut da yok bu umut da, hiç değilse
Otlar gibi kesilip yeniden sürebilseydik
Bu yolun hoş bir yerinde durabilseydik
Ya da bu yolun ucunu görebilseydik
O umut da yok bu umut da, hiç değilse
Otlar gibi kesilip yeniden sürebilseydik…
Evren kırıntısı bu güzelim yıldızlar
Gelir giderler, dünyayı bezer dururlar
Göklerin eteğinde, toprağın koynunda
Doğdukça doğacak daha neler var
Neler, neler, neler, neler…
Ne güzel gün, hava ne sıcak
Ne güzel gün, hava ne serin
Bu yolun hoş bir yerinde durabilseydik
Ya da bu yolun ucunu görebilseydik
O umut da yok bu umut da, hiç değilse
Otlar gibi kesilip yeniden sürebilseydik
Bu yolun hoş bir yerinde durabilseydik
Ya da bu yolun ucunu görebilseydik
O umut da yok bu umut da, hiç değilse
Otlar gibi kesilip yeniden sürebilseydik
Bu yolun hoş bir yerinde durabilseydik
Ya da bu yolun ucunu görebilseydik
O umut da yok bu umut da, hiç değilse
Otlar gibi kesilip yeniden sürebilseydik…
Ne güzel gün…

Genel olarak ifade edecek olursak; İran’da dünyaya gelmiş Ömer Hayyam, döneminin önemli bilginleri arasındadır. Asıl ününü yazdığı rubailerle kazanan şair farklı ekolleri ve dönemleri etkilemiştir. Osmanlı Edebiyatı, Modern Edebiyat Türkiye sahasında gördüğümüz örnekler arasındadır. Bunun yanı sıra günümüze kadar etkilerinin devam ettiği farklı bir tür olarak da şarkıyı görmekteyiz. Hayyam rubailerinden etkilenen sanatçılar, rubaileri besteleyip icra etmişlerdir. Döneminin büyük bilgini olan Hayyam; ününü bu şekilde hâlâ korumaktadır.

Kaynakça

1- Behzad, Sara. Nedim’in Farsça Rubailerinde Hayyam’ın Etkisi. Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi 2 (Tebdiz Özel Sayısı).
2- Kırlangıç, Hicabi. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi.
3- Yerdelen, Cevat. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Rubai, Makale.
4- Kalkandelen, Hilal. Şarkılarda Ömer Hayyam.

Nitelikli, bilgi içeriği yüksek, akademik ya da yorum içeren kapsamlı yazılar… Bu başlık altında kıymetli yazarların ve akademisyenlerin özel, kısa ya da uzun, alana özgü metinlerini bir arada bulabileceksiniz. Fihrist olarak idealist bir bakış açısıyla nitelikli metinler ortaya koyma arzusundayız. Dolayısıyla, bu başlık, sizler için geniş bir arşiv oluşturma niyetinin ürünü. Yararlanmanız dileğiyle…

Bülten'e Üye Ol

Fihrist Kitap Çalışmalarından Haberdar Ol