Nitelikli, bilgi içeriği yüksek, akademik ya da yorum içeren kapsamlı yazılar… Bu başlık altında kıymetli yazarların ve akademisyenlerin özel, kısa ya da uzun, alana özgü metinlerini bir arada bulabileceksiniz. Fihrist olarak idealist bir bakış açısıyla nitelikli metinler ortaya koyma arzusundayız. Dolayısıyla, bu başlık, sizler için geniş bir arşiv oluşturma niyetinin ürünü. Yararlanmanız dileğiyle…

Tartışılan Makale: Toplumsal Hareketler 21’inci Yüzyıla Giriyor - Charles Tilly

Yazar: Barış Timur

Bu çalışmada Charles Tilly, cep telefonu, internet, radyo gibi kitle iletişim araçlarının bazı toplumsal hareketlerin (Filipinler örneği) örgütlenmesinde oynadığı etkin rollere atıfta bulunarak, toplumsal hareketlerin 21’inci yüzyılla beraber    bir değişim geçirdiğini ileri sürüyor ve bunu küreselleşme tartışmaları çerçevesinde ele alıyor.

Tilly her şeyden önce 21’nci yüzyıl toplumsal hareketlerinin önceki dönemlere kıyasla, bu kitle iletişim araçlarının yaygınlığının da etkisiyle, çok daha uluslararası ilgi ve müdahaleye açık olduğunu belirtiyor. Bu tespiti yaparken konuyla ilgili dört husustaki uyarılarını da sıralıyor:

1.) Teknolojik determinizmden kaçınılması.

2.) Bu iletişim araçlarının bir yönüyle örgütlenmeyi kolaylaştırırken (örneğin maliyeti azaltmasıyla) diğer yönüyle zaten dışarıda olan kesimleri daha fazla ötekileştirdiğinin unutulmaması (çünkü bu iletişim araçlarına söz gelimi toplumun alt katmanları erişemiyor olabilir.)

3.) Her ne kadar önceki dönemlerden farklılaşmış olsa da bu hareketlerin yerel, bölgesel ve ulusal örgütlenme biçimlerine muhtaç olduğunun göz ardı edilmemesi.

4.) Küreselleşme karşıtlığının da bir toplumsal hareket sebebi olabileceğinin unutulmaması.

Ardından küreselleşmenin bir tanımını da yapan Tilly, küreselleşmeyi iki süreç ile ilişkilendiriyor; yerel düzeydeki toplumsal ilişkilerin bölgeselden küresele yayılması ve küresel düzeydeki toplumsal ilişki ve pratiklerin de parçalanarak yok olması.

Tilly’e göre, bunlardan birincisinin ikincisini açık şekilde geride bıraktığı durumlarda küreselleşmeden söz edebiliriz. Ayrıca Tilly, 1500lerden bu yana üç büyük küreselleşme dalgası yaşandığını ileri sürüyor. Birinci dalganın temel sebeplerini Avrupa’nın artan etkinliği, Osmanlı İmparatorluğu’nun genişlemesi ve Çinli ve Arap tüccarların Hint Okyanusu ve Pasifik’e doğru yayılması oluşturmaktaydı. Birbirleriyle bir şekilde bağlantılı bu gelişmeler dünyadaki etkileşim ve bağlanmışlığı artırıyordu. İkinci büyük dalga 1850-1914 dönemini kapsamaktadır. Eşi görülmemiş göç hareketlerinin olduğu bu dönemde, buharlı gemi, telefon, telgraf gibi gelişmelerin de etkisiyle uluslararası ticaret ve sermaye akışı ciddi şekilde artmıştı. Bu süreç sonunda dünyadaki servet ve refah eşitsizlikleri arttı çünkü her ülke veya topluluk süreçten aynı şekilde faydalanamadı.

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından ise üçüncü küreselleşme dalgası başladı. Göç ile ilişkilendirilen bu dönemde bahsi geçen eşitsizlikler daha görünür olmaya başladı. Telefon ve internet kullanımı dünya çapındaki eşitsizliği çok daha derinleştirdi ve belirginleştirdi. Göç hareketleri ile birlikte illegal sektörler gelişmeye başladı. Uluslararası şirketler bu dönemde büyüdü. Küresel ürünler yerel pazarlara yoğun olarak girmeye başladı. Teknoloji, suç ve hatta hastalık gibi konular uluslararası boyut kazandı. Küreselleşmenin 19’uncu yüzyıldaki versiyonu devletleri güçlendirirken, 20 ve 21’nci yüzyıldaki dalgalar tam tersi bir etki yarattı.

Filipinler’deki toplumsal hareketi inceleyerek küreselleşmenin toplumsal hareketleri nasıl etkilediğini açıklayan Tilly’e göre, ülkenin bazı kesimlerinde Estrada’ya karşı gerilla savaşı yürütülürken, diğer bazı kesimlerinde gösteriler çok daha kurumsaldı. Tilly bu durumu ülkenin yarım kalmış demokrasi serüvenine bağlayarak, demokrasinin daha kurumsal kök saldığı büyük şehirlerde toplumsal hareketin daha örgütlü ilerlediğini söylüyor. Ayrıca uluslararası bağlantıların bu hareketteki rolünü de değiniliyor. O dönemde Filipinler, benzer baskıcı rejimlerle yönetilen Belarus, Liberya, Myanmar gibi ülkelere oranla çok daha uluslararasılaşmıştı ve liderlerin baskıcı politikalarına karşı uluslararası desteği talep edecekleri imkanları daha fazlaydı, kısaca dış dünya ile daha entegreydiler.

Makale değerlendirmesine ilişkin olarak, toplumsal hareketlerin uluslararası bir nitelik kazandıkça başarı ihtimalinin arttığına katılmakla birlikte, bu şekilde örgütlenen hareketlerin yönlendirmelere daha açık olduğunu düşünüyorum. Uluslararası şirketlerin, toplulukların ya da diğer unsurların fonlayarak teşvik ettiği, bu sayede zaten bağımsız ve tarafsız olmayan medyada belki belirli amaçlarla bilinçli şekilde yönlendirilen haberlerin yer aldığı yerel toplumsal hareketler sonunda başarıya ulaşmış olsalar bile, vaat ettikleri değişimi gerçekleşmede yetersiz kalabiliyorlar.

Bugün bir despotu devirerek daha özgür bir toplumda yaşamak amacıyla girişilen toplumsal hareketler mevcut despotun bir başka despot ile değişimi ile sonuçlanabiliyor. Böyle bir dünya düzeninde, vaat ettiği gerçeğe ulaşamayan toplumsal hareketlerin aslında ne kadar başarılı olabildikleri de başka bir soru işareti olarak karşımızda duruyor. Bu sebeple, uluslararasılaşma ve küreselleşmenin söz gelimi bir eylemciye daha fazla imkân ve araç tanıdığına katılıyorum ama bu durumun o eylemciyi çok daha savunmasız kılabildiği durumların da mevcut olduğunu düşünüyorum.

Nitelikli, bilgi içeriği yüksek, akademik ya da yorum içeren kapsamlı yazılar… Bu başlık altında kıymetli yazarların ve akademisyenlerin özel, kısa ya da uzun, alana özgü metinlerini bir arada bulabileceksiniz. Fihrist olarak idealist bir bakış açısıyla nitelikli metinler ortaya koyma arzusundayız. Dolayısıyla, bu başlık, sizler için geniş bir arşiv oluşturma niyetinin ürünü. Yararlanmanız dileğiyle…

Bülten'e Üye Ol

Fihrist Kitap Çalışmalarından Haberdar Ol