Venüs - Amtor Dizisi'ne Dair


Yazarın en ünlü eserlerinden biri olan Amtor dizisinin ilk kitabı Venüs Korsanları, 1932 yılından günümüze kadar gelen bir bilimkurgu klasiğidir. Dizi, bir süre dergilerde kısa hikâye kesitleri olarak yayınlanmasının ardından 1932 yılında kitaplaştırılmıştır. O dönemler Burroughs’un rakip olarak gördüğü Otis Adelbert Kline da dahil, çağdaş yazarların çoğu Ay ve Mars’ın ardından, yepyeni bir mekân olan Venüs’ü anlatmaya başlamıştır. Bunu fark eden yazar kariyerinin ileriki dönemlerinde olduğunun bilinciyle tekrar yükseliş yakalayıp çağdaşlarıyla rekabetine devam edebilmek için Venüs’e yönelmiştir. 

Burroughs bu dizide de tıpkı John Carter gibi güçlü bir karakter olan Carson Napier’i anlatır. Gücü, silah kullanımına olan yatkınlığı, liderlik içgüdüsü ve hayatı pahasına bile olsa doğru olanı yapmak için mücadele etmeye hazır oluşuyla Napier, Burroughs’un ana karakter tasarımının tipik bir örneği olan Carter’a oldukça benzer. Bu yönleriyle yazarın yarattığı ana karakterler, birçokları tarafından şövalyelere de benzetilir. Nitekim onların kendilerine özgü ahlak kuralları vardır ve mücadeleden kaçmazlar. Bu yönleriyle benzemelerine karşın Napier, John Carter’a oranla daha insansı bir karakterdir. Kibirli ve gösterişli bir karakter olmasına rağmen, hiçbir zaman bir yeri fethedip oranın kralı olmak istememiştir. Bununla birlikte çoğu eleştirmen de Napier ve Carter’ı karşılaştırırken, Napier’in daha çok boyutlu ve kapsamlı bir karakter olarak yaratıldığını öne sürmüştür.

John Carter ve Amtor dizileri karşılaştırıldığında, Amtor dizisi daha zayıf gibi başlasa da hikâye ilerledikçe kendi dinamiğini oluşturur. Burroughs’un dizinin ilk kitabında hikâyeye, bir yazar olarak dahil olup sonrasında anlatımı Napier’e bırakması da hikâye akışını yazarın diğer eserlerinden farklı kılmaktadır. Napier yazarın rüyasına bir haberci yollar ve sonrasında okur, karakterin yazarla telepati yoluyla iletişim kuracağını öğrenir. Bu da Napier karakterinin sadece eski bir dublör ve zengin iş insanı değil, aynı zamanda telepatik bir boyutu olduğunu gösterir. Bu da hikâyeyi, diğer eserlerden farklı bir akışa sokar. 

Amtor dizisi, bilimkurgu romanları arasında bir klasik olarak yer almasının yanısıra, yayınlandığı döneminin Amerika’sına dair eleştiri ve yorumlar da içermektedir. Amerika’nın yüzyıllardan beri süren ırkçılık problemine dikkat çeken kitap birçok eleştirmen tarafından bu konulara değindiği için hoş görülmemiştir. Burroughs eserinde birçok farklı ırka ve bu ırkların birbirine beslediği düşmanlığa dikkat çekmiştir. Bu düşmanlıklardan en çok dikkatimizi çeken, üstün bir ırk olarak tanımlanan Vepajanlar ve alt tabaka olarak görülen Thoristlerdir; bu iki ırk önceleri bir arada yaşarken, bir diğerinin üstün ırk olarak görülmesi sonucu çatışmaya başlamışlardır. Bu durum da özgürlük ve eşitlik arayışındaki toplumu devrim yapmaya itmiştir. 

Kitap kimi yerlerde okura kaosun yarattığı yıkım ve geri kalmışlığı gösterirken, kimi yerlerde de kaosun ardından gelen düzenin kalıcılığını göstermektedir. Burroughs’un eserine göre burada önemli olan, sürecin nasıl yönetildiği ve düzenin nasıl sağlandığıdır. Amerikalı yazarın hikâyede yansıttığı bütün kaosların temelindeyse özgürlük ve eşitlik arayışı yatmaktadır. Yazar burada demokrasi ve özgürlük kavramlarıyla birçokları tarafından özleştirilen Amerikan kültürünü vurgulamıştır. İnsanların özgür ve eşit olmaması, toplumun birlik ve beraberliğini zedelemektedir. 

Amtor dizisi; eski bir dublör olan zengin bir adamın Mars’a gitmek için çıktığı yolculukta karşılaştığı bazı talihsizlikler sonucu Venüs’e iniş yapmasını ve burada yaşadığı maceraları anlatır. Gezegendeki yerli halkın Amtor olarak adlandırdığı Venüs, insanlık için bir gizemdir. Napier, ilk önce üstün ve gelişmiş bir halk olan Vepajanların ülkesine iner. Vepajanlar mükemmel görünen kahverengi gözlü ve kahverengi saçlı, Dünyalı insanlara benzer bir ırktır. Geliştirdikleri bir serum sayesinde sonsuz yaşama erişmişlerdir. Amerikalı Napier, farklı bir dünyadan geldiği ve görünüşü farklı olduğu için birçok önyargıyla karşılaşır fakat hikâyenin ilerlemesiyle kendisini bu halka kabul ettirmeyi başarır. Olaylar geliştikçe Vepajanlar ve Venüs’te yaşayan diğer ırklar sayesinde birçok yeni şey öğrenir. Zamanla kendisini bir Vepajan olarak görmeye başlar ve maceralara atılıp Venüs’te aşkı bulur.  

Kitabı birçok yönden okuru tatmin edecek şekilde tasarlayan Burroughs, aşk ve macerayı uzay temalı bir potada eritmeyi başarır. Napier, Venüs’te yaşadığı maceralarında nispeten iyi niyetli bir korsana dönüşür fakat hiçbir zaman aşkından vazgeçmez. Aşkın gezegeni olarak da kimi kaynaklarda yerini alan Venüs, Napier’in de aşkı bulduğu gezegendir. Kralın yasaklı kızı Duare’ye olan aşkı, onu yeni maceralara sürükler. Dizi, Venüs’ün bulutlarla kaplı atmosferinin altında yaşanan bir aşk ve macera hikâyesini okura sunar.

Amtor gezegen olarak Dünya’dan tamamen farklı bir gezegendir. Atmosferindeki kalın bulut tabakaları yüzünden güneş ışığı alamayan bir gezegen olan Venüs insanlık için tam bir bilinmeyen olduğundan, bu durum Burroughs’un hayal gücünün sınırlarını zorlayarak onlarca yaratık ve bitkiyi yaratmasında oldukça yardımcı olmuştur; diyebiliriz ki kendisine uçsuz bucaksız bir tuval ve sonsuz bir renk paleti sağlamıştır.

Amtor dizisi, Burroughs’un klasik bilimkurgu eserlerinin akışına sahiptir. İlk kitap Venüs Korsanları, evrenin ve karakterlerin tanıtılması için bir kılavuz görevi görür. Bu eserde ana karakterleri çoğu yerde eylemleri ve bu eylemlerin nedenlerini açıklarken buluruz. Bu da Burroughs’un hikâye akışını bölmeden okura evreni tanıtmak için kullandığı bir tekniktir. Böylece okur hem hikâyenin içinde kalır hem de evreni tanıma fırsatı bulur. 

1932 yılında ilk eseri kitaplaştırıldığından beri birçok okurun severek takip ettiği bu diziyi Fihrist Kitap olarak, ilk kez Türkçede siz sevgili okurlarımızla buluşturuyor olmaktan gurur duyuyoruz. Venüs’ün bulutlarının altında çıkacağınız aşk ve heyecan dolu maceradan keyif almanız dileğiyle, iyi okumalar dileriz.

Bülten'e Üye Ol

Fihrist Kitap Çalışmalarından Haberdar Ol