1 Kasım 1871’de New Jersey’de doğan Stephen Crane, Amerikan Edebiyatı’nın önde gelen isimlerinden biri olarak değerlendirilir. Edebiyat kariyeri boyunca birçok şiir, roman ve kısa öykü yazmakla birlikte, yazdığı bu eserlerde genel anlamda gerçekçilik, natüralizm ve izlenimcilik, yani empresyonizm akımlarına uymuştur. Yazmaya dört yaşlarında başladığı söylenen Crane, on altı yaşına kadar çoktan birkaç makale yayınlamıştı bile. Okul hayatı pek ilgisini çekmediği için 1891 yılında okumakta olduğu Syracuse Üniversitesi’nden ayrılıp muhabirlik ve yazarlık yapmaya başlayarak yavaş yavaş edebiyat dünyasına adım atan Stephen Crane, 1893 yılında ilk romanı olan Maggie: A Girl of Streets’i yayınladı ve bu eser birçok kritik tarafından Amerikan natüralizminin ilk örneği olarak değerlendirildi fakat yine de bu roman Stephen Crane’in adını duyurmasına yardımcı olamadı.

Tam aksine, romanın içeriği yüzünden hem takma bir ad kullanarak hem de parasını kendi cebinden vererek yayınlamak zorunda kalan Crane bunun sonucunda da ekonomik sıkıntılar yaşamıştı.
Stephen Crane o yıllarda hâlâ tanınmayan, serbest bir muhabirdi, ta ki 1895 yılında meşhur romanı The Red Badge of Courage’ı yazana dek. Bu, Crane’in dünya çapında tanınmasına yol açan romandı. İlk romanından tamamen farklı bir tarz ve tonda yazdığı ve “korkunun psikolojik bir temsili” olarak tanımladığı bu iç savaş hakkındaki romanı hiçbir savaş deneyimi olmadan yazması, eleştirmenlerin oldukça dikkatini çekmiş ve aynı zamanda takdirini kazanmıştı. 1896 yılının sonlarına doğru Stephen Crane’e savaş muhabiri olarak Küba’ya gitmesi için bir teklif geldi ve Crane bu teklifi kabul etti. Küba’ya gitmek için Florida’da beklerken, hayatı boyunca birlikte olacağı Cora Taylor ile tanıştı. Ancak Küba yolundayken Stephen Crane’in başına gelen tek olay bu değildi. Yolculuk yapmakta olduğu SS Commodore gemisi Florida açıklarında batan Stephen Crane, diğer birkaç yoldaşı ile birlikte otuz saat boyunca ufak bir kayığın içinde kalmış ve kıyıya ulaşmak için mücadele vermişti. Bu olay daha sonradan Stephen Crane’in en çok bilinen ve en önemli eserlerinden biri olarak değerlendirilen kısa hikayesi “Açıktaki Kayık”’ın ortaya çıkmasına yol açtı.
Küba’ya gidemeyen Crane, Cora Taylor ile Yunanistan’a dönerek burada Yunan-Türk savaşı için muhabirlik yaptı. Savaş bittikten sonra İngiltere’ye dönen Stephen Crane, 1898 yılında Küba’ya giderek İspanyol-Amerikan savaşı için muhabirlik yaptı. Savaşın bitiminde yine İngiltere’ye dönen yazar, Cora ile birlikte buraya yerleşti ve Joseph Conrad, Ford Madox Ford, H.G. Wells ve Henry James gibi önemli yazarlarla arkadaşlık kurdu. Hem ekonomik zorluklar hem de hastalıkla boğuşan Stephen Crane 1900 yılında, henüz yirmi sekiz yaşındayken tüberküloz hastalığından hayatını kaybetti. Hayatını epeyce genç bir yaşta kaybetmesine rağmen birçok roman, şiir ve hikâye yazan Stephen Crane hem Amerikan hem de Dünya Edebiyatı içinde kendine önemli bir yer edinmeyi başardı. Stephen Crane’nin önemli romanları arasında Maggie: A Girl of the Streets, The Red Badge of Courage, George’s Mother ve Active Service gelirken, önemli kısa hikayeleri arasında koleksiyonlar halinde basılan “The Open Boat and Other Tales of Adventure,” “The Monster and Other Stories,” ve “Whilomville Stories” gelir. Bunlar haricinde, şiir koleksiyonu olarak yayınlanan The Black Riders and Other Lines ve War is Kind eserleri de oldukça kıymetlidir. Stephen Crane ölümünden sonra kısa bir süreliğine unutulmuş olsa da yeniden hatırlanmış ve eleştirmenler tarafından incelenmeye devam etmiştir. Yazdığı eserler yirminci yüzyıl yazarlarını, özellikle de Ernest Hemingway’i derinden etkilemekle beraber Modernistlere ve İmgecilere de ilham kaynağı olmuştur.

LXII: Klasik / Öykü

Amerikan Edebiyatı’nın temel isimleri arasında yer alan Stephen Crane (1871 – 1900), kısa süren yaşamına rağmen ardında modern öykücülüğün başyapıtlarından sayılabilecek eserler bırakmış bir dehadır. Gerçekçi, doğacı ve sembolist edebiyatın izleri görülen öyküleriyle (aynı zamanda romanları ve hatta şiirleriyle) döneminin önemli isimlerini ve sonraki nesil yazarları etkilemiştir. Mark Twain ondan büyük övgülerle bahseder, Ernest Hemingway onun hakkında konuşurken, sanki üstadını anlatır gibidir. Doğasının özü şairliğinde gizli olsa da öyküleri ve romanları ile Amerikan edebiyatının klasik isimleri arasında yer bulmuştur.

Yazarın başyapıt olarak adlandırılacak öyküsü ise “Açıktaki Kayık”tır (The Open Boat). Bu kitapta size Açıktaki Kayık’ın yanında 3 farklı öyküsünü vererek Crane’in öykücülüğünü derinlemesine inceleme imkanı sunmak istedik. “Fırtınadaki Adamlar” parasız ve evsiz insanların hayatla mücadelesini resmeder;  “Beş Beyaz Fare” şans ve kader faktörünü işler. “Bir Sefalet Deneyimi” ise evsiz ve parasız insanların yaşam savaşını anlatırken buna yol açan sistemi de eleştirir.

Öykülerindeki yalın üslubu öylesine güçlüdür ki durumun amaçsızlığı ve karakterlerin umut dolu bekleyişleri, okuyucuyu anın içine adeta hapseder. Anlamsızlık, sıradanlık ile hayatta kalma dürtüsünün en doğal hali bu öykülerde yer alır. Savaş muhabirliği yapmış olmanın verdiği net ve keskin bakış açısı, kaleminin dokunduğu her cümlede hissedilir. Günümüze kadar gelen Amerikan Edebiyatı’nın temel dürtüleri arasında kabul edebileceğimiz bu vahşi doğanın, vahşi toplumun ve kendi başına vahşiliğin sıradanlığı onun öykülerinde, derin bir şekilde kendini göstermektedir.

Fihrist, siz değerli okuyucuya,
keyifli ve zihin açıcı okumalar diler. 

e-kitap alımı için:

₺39,50 | özel fiyat |  62,65

Bülten'e Üye Ol

Fihrist Kitap Çalışmalarından Haberdar Ol