sevdiğimiz uzun masayla
bu arada davetlisiniz sevdiğimiz saydığımız
birer tabure bağışına
rahat rahat masa
yuvarlak masaya da davetlisiniz
biliyorum boş kalacak
tek kişilik olanlar
tutun çevirin üstünde koca adamlarıyla
bazılarının götürüldüğü yer ev sayılır
örnek masa
gece olunca uzadıkça uzar
masa travma
kim karar verecek
cinayet masası
büyük büyük karşılıklı koltuk
kendisinin kendisine ispatı
tanrı’nın varlığı olarak masa
tuzluk kalem
gülümseyen ağırlık olarak
mutlaka masa
fazla fazla masa
tanık masa
edip cansever’in masası var da
isimsiz masalar
onlar hakkında söyleyin
yalnızlık masası
düşünce sularında atılan binbir takla
ucunda peynirmaaşıyla labirent masası
yürüyen masalar
kırılan masalar
efelenen masalar
yaşam hesabı kırık masa
masalar da masalar
ölüm kalım
nefes bir yudum
özgür masa
müptela masa
düzenbaz masa
özü özünde
gerçek masa
– Sanat kavramına odaklandığınızda, zihninizde beliren ilk cümleler nelerdir?
–Bunu zihninizde beliren ilk cümle olarak sormasaydınız hiçbir cevap veremeyecektim. Oturup üstüne düşününce bu soruyu cevaplayacak gücü bulamıyorum. Aklıma ilk gelen ise: bir şeyin bir şekilde ifadesi, neylerin nasıl bilmiyorum. Elbette sanatçı tarafından üretilen ya da “sanatın icadından” beridir oluşan kurallar vardır, onları arıyorum.
– Sanat kavramına bakışınız, eserlerinize yansıyor mu? Yoksa ürünleriniz, düşünsel olmaktan ziyade içsel ve anlık yansımalarınız mı?
-İnanın her gün kendime “sanat nedir” diye soruyorum. Hani insanların bir soruyu kafasına takıp delirdiğini düşünürüz ya aynen öyle. Yukarıda verdiğim cevap ilksel düşüncemdir, bazı şiirlerim bu ilksel şekilde yazılır sizin yukarıda bahsettiğiniz “yansımalar” gibi. Ancak bu eserlerin üstünde “sanat nedir” düşüncelerimle çalışmalar yaparım. Bir sanatçının kendisine ait “sanat nedir” düşüncesini içermeyen, “dünya felsefesini” içermeyen sanat yaratımıysa benim gözümde mümkün değildir, taklitçi değilse tabii.
– Sanat adına neler gerçekleştirdiniz, neler gerçekleştirmek istersiniz?Gelecekte çıkarmak istediğiniz ürünler hakkında neler söyleyebilirsiniz?
-Ne kadar mümkünse, sadece özgürce yazmak istiyorum, hiçbir şeye takılmadan. İki kitabım var, okuyanı yok. Birileriyle kitap bazında iletişim kuramadım, yani yazdıklarımı okutamadım, biraz üzülüyorum açıkçası. Neden yazıyoruz ki? Bunun başkalarıyla bir iletişimi olmalı, kitaplarımın diğer kitaplarla, kitaplarımın diğer insanlarla arasında bir mesele olmalı. Henüz olmadı. Sanat eşrafına baktığımdaysa “iletişim” şansına ulaşan çok az insan olduğunu göryorum. Şiir özelinde birçok farklı sanat dalında çalışmalarım var, tiyatro, oyunculuk, öykü ve deneysel metinler… Dosyalarım, hayallerim var, rüyalarım elbette. Ulaşmaya çalışıyorum ara ara onlardan uzaklaştığımı hissetsem de, ara ara vazgeçsem de. Teşekkür ederim.
1993 yılında Derinkuyu’da doğdu. 2011’den bu yana Akköy, Bireylikler, Akatalpa, Sincan İstasyonu, Başka Dünyalar, Varlık, Aksisanat, Amanos, Lacivert, Koza Düşünce, Şiiri Özlüyorum, Mavi-Yeşil, Kıyıdili, Tmolos, Başka Peron, Afro, Aşkar, Tezgâh gibi çeşitli mecralarda şiirleri ve düz yazıları yer almaktadır. Tmolos dergisinde editörlük yaptı, Zifiri ve Sakız fanzinlerini yayıma hazırladı. Koza Düşünce dergisinin yayın kurulunda yer aldı. 2018 yılında yayınlanan kimlik no yaması (Kaos Çocuk Parkı) ve 2020 yılında yayınlanan yazısı kötü zenciden sevgilerle (Betik Yayınevi) adlarında iki şiir kitabı bulunuyor. Şiirleri dışında düşünce, anlatı ve anı yazıları; deneysel metinler ve öykü dosyaları üzerine uğraş vermekte.