Jens Peter Jacobsen (1847 – 1885) her ne kadar Danimarkalı bir yazar olsa da onu tanımlayan asıl özelliği, içine doğduğu ulus değil, içine doğduğu çağdan ileri gelir. Çağın ruhu da olguculuk (pozitivizm), doğalcılık (natüralizm) ve izlenimciliktir (empresyonizm). Aslına bakılırsa, tüm bu düşünce akımları birbirini destekler. Olgucu düşünme biçimi, doğaya baktığında gözle görüneni düşünür ve zihninde oluşan izlenimi dışavurur. Jacobsen’in de yaptığı tam olarak budur. Bir anın fotoğrafını çeker, o fotoğrafın ayrıntılarına dalar, gördüğü düşü sözcüklere döker; bunu yaparken yine de olguları saptırmaz, doğaüstücülüğe kaçmaz. Öykülerinde merkezi bir yer tutan çevresel unsurlar, bir dantel gibi incelikle işlenmiştir. “Burada güller olmalıydı” dediğinde, o resmi okuyucunun gözünde canlandırmadan durmaz. Sanat bakımından etkilediği kişiler (Rilke, Mann, Joyce, Hamsun ve daha niceleri) kadar eksiksiz olmasa da yazın alanında açtığı doğalcı yol değerlidir.

İskandinav Edebiyatında 19. yüzyılın ikinci yarısında Çağdaş Dönüm Noktası (Modern Breakthrough – Det moderne gennembrud) adıyla anılan yenilikçi bir tavır gelişir. Gerçekçi ve neredeyse doğacı bir tutumla eski romantik ve geçmişin yüceliğine öykünen abartılı hikayelerden, gerçekçi hayatın kendisine dönüşü temsil eden bir dönüşüm… Bu dönüşümün Danimarka’daki en önemli isimlerinden biridir Jens Peter Jacobsen. Modern İskandinav Edebiyatı’nı inşa eden büyük isimlerin başındadır. Etkisi tüm Avrupa Edebiyat çevrelerinde hissedilir. O kadar ki, Thomas Mann, Jacobsen’i “en çok etkilendiğim yazar” diyerek vurgulamaktadır.

Elbet Jacobsen’i sadece Çağdaş Dönüm Noktası ile anmak onun özgün edebi yetilerini yeterince vurgulayamamak olur; fakat yine de temalar çokça uyuşmaktadır. Cinsellik ve din karşıtı tutumlar ile birlikte Darvinizm etkileri, dönemin en tartışılan gündemi olarak yazarımızda da hissedilmektedir. 1872-1882 yılında çıkan Mogens ve diğer öykülerindeki temalar bu durumu açık eder niteliktedir. Etkileyici ve yeri geldiğinde çokça duygu yüklü bir dile sahip Jacobsen, belki de sadece tema olarak Çağdaş Dönüm Noktası’na bağlanmış gibidir. Yoksa onun dilini duygusuz, soğuk bir İskandinav nesnelliği olarak algılamak büyük bir hata olacaktır.

Konu ateizm olsun ya da bilim, ruhundaki tutku, diline güç veren ana unsurdur; O, bilmeyi istemek ve hakikati istemek adına tutkulu ve estetik bir birliği inşa etmektedir. Kısacası, onun yeni ve inşa edici olduğu kesindir. Kuzey Edebiyatı’nda onun etkisinin hissedilmediği yazar yok gibidir.

Fihrist olarak Jens Peter Jacobsen’i ilk defa Türkçeye kazandırmanın ve onu Türk yazınına tanıtmanın mutluluğuyla…
İyi okumalar.

e-kitap alımı için:

₺39,50 | özel fiyat |  62,65

Bülten'e Üye Ol

Fihrist Kitap Çalışmalarından Haberdar Ol