Yazar, özyaşamöyküsünde belirttiği üzere, 20 Mayıs 1806’da, Londra’da dünyaya gelmiştir. Henüz çocukken Latince ve Grekçe öğrenmiştir. Babasının yol göstericiliğiyle, kadim Latince ve Grekçe metinlerin yanı sıra, klasik dönem İngiliz metinlerini de ömrünün erken yıllarında okumuştur. Hem anlayışının ve düşüncelerinin hem de konuşma ve yazma becerilerinin bu denli gelişmiş olmasında, küçüklüğünde aldığı eğitim ve edindiği kültürün büyük etkisi olduğu açık. İlginç olan nokta, kâğıt kalemle bu kadar haşır neşir olmasına karşın, yine özyaşamöyküsünde, çocukluğunda en keyif aldığı şeyin, deneysel bilim olduğunu söyler. Okuyacağınız bu yapıtta göreceğiniz üzere, bu yönü, savunduğu düşüncelerle son derece uyumludur. Savunduğu ana düşüncelerden biri, kişinin kendini bir alanda uzmanlaşma pahasına başka alanlardan soyutlamasının yararlı değil zararlı olduğudur. Mill’in yaşamının geri kalanı ile ilgili daha pek çok şey yazılabilir ancak yaşamının izleyeceği çizgi henüz çocukluğunda ve ilk gençliğinde çizilmiştir diyebiliriz. Yine de Mill’in kişiliğine rengini veren iki kişiyi anmakta yarar var: Jeremy Benhtam ile babası James Mill. Babası, disiplinli bir kişi olmasından dolayı, Mill’i baskı ve beklenti altında tuttuğundan, Freudyen bakış açısı ile değerlendirilirse, Mill’in özgürlükçülüğün bayraktarı olması doğal, şaşılacak bir şey değil. Zihninin taze olduğu bir dönemde Bentham ile tanışmış olması da ona aradığı ışığı göstermiş olmalı. Ne ilginçtir ki, bir agnostik olarak son nefesini veren Mill, bir başka önde gelen İngiliz düşünürü ve yine bir agnostik olan Russell’a hem vaftiz babalığı yapmış, hem de deyim yerindeyse el vermiştir. 

LXIII: Felsefe / Düşünce

Çağının göz bebeği olarak birçok düşünürün zihninde güçlü bir yer edinmiş, şimdilerde ise her akademik metinde eleştiri oklarının hedefi olan felsefi akım, Pozitivizm
ve onun en önemli kurucularından, Auguste Comte.

John Stuart Mill’in önemli analizleri eşliğinde, pozitivizme dair “açıklayıcı” bir metin duruyor karşınızda. Elbet böylesi önemli bir felsefecinin kaleminden çıkan bu metin, konuya derin bir bakış açısı sunuyor. Dönemi itibarıyla fazlasıyla gündemde olan bu konu üzerine yazılmış, bu denli kapsayıcı ve objektif sayılabilecek ilk eserdir diyebiliriz. Hatta, söylemek gerekir ki, pozitivizmin sağlam temellere oturmasında John Stuart Mill gibi ünü daha hayatta iken sınırlar aşmış bir felsefeci tarafından incelemeye tutulup, tutkulu bir idealist olan Comte’un aksine, nesnel bir tutum ile okuyucuya sunulmasının önemi büyüktür. Dolayısıyla bu kitabın pozitivizmin kendi tarihinde önemli bir yeri vardır diyebiliriz.

Günümüzün entelektüel kolaycılıklarından biri, pozitivist tutumu keyfince eleştirmektir. Elbet 19. yüzyıldan bu yana konu üzerinden çok sular akmış ve bilimsel düşünce, “bilimadamı”nın kendi doğasını fazlasıyla sorgular bir boyuta ulaşmıştır. Bu kitabı Fihrist olarak biz, kolaycılığa kaçmadan, bilim tarihinin en önemli akımını nesnel bir çerçevede değerlendirme niyetiyle siz değerli okuyucularımıza sunmak istedik.

Bilimin bu tutkulu hizmetçilerinin ve peygamberane dilleriyle önde gidenlerinin arzusu, en temelde bilme arzusuydu. Bildiklerini “zannetme” konusunda biraz fazla özgüvenliydiler, evet; fakat günümüz göreceliliğinde ve hakikatin varlığını reddeden nihilizminin içinde, bu bilme arzusunun kimlik bulmuş haline tekrar dönmek ve sorgulayıcı bir tutumla incelemek gerektiğini düşünüyoruz. Bu, zamansız eser de tam olarak bu sorgulamayı yapabilmemize olanak sağlayabilirse, ne mutlu… 

e-kitap alımı için:

₺59,50 | özel fiyat |  97,65

XXXVII: Özgün Düşünce Dizisi / Düşünce

Fihrist olarak, 2021 yılının ilk günlerinde bu çalışmayı hayata geçirme kararı almış; özgür düşünce platformlarının savunulması ve üniversitelerin öneminin altının çizilmesi yönünde bir tavır belirlemiştik. O tarihlerde, özerk üniversite fikrinin Türkiye’deki son kalesi olan Boğaziçi Üniversitesi “düşmek üzere” idi. Bu yüzeysel ve doğrudan politik heves doğrultusunda çıkarılan iktidar savaşının yanında, özgür düşüncenin merkezi olan özerk üniversite olgusunun binyıllara varan derin bir tarihi ve felsefi zemini olduğu aşikâr. Bu bilinçle konuya yaklaştığımızda, özgür düşünce platformlarının en önemli savunucusu John Stuart Mill’in karşımıza çıkması kaçınılmazdı.

Bu yapıt, John Stuart Mill’in kaleminden çıkan bir mektup ve dudaklarından dökülen uzun bir konuşma metnini içermekte; ünlü İngiliz düşünürün eğitim ve üniversiteler üzerine saptamalarını ve görüşlerini açık bir dille ortaya koymaktadır.

Üyesi olduğu İngiliz Parlamentosu’nun görevlendirdiği Mill, mektupta, vakıf okulları bağlamında İngiliz eğitim sisteminin durumunu ele alır, sorunları gözler önüne serer ve uygun gördüğü çözüm önerilerini sunar. İkinci metin ise, kendisine fahri rektörlük unvanı verilmesi onuruna Saint Andrews’te kültür üzerine yaptığı konuşmadan aktarılmıştır. Bu uzun konuşmada Mill, yer yer İskoç ve İngiliz eğitim sistemlerini karşılaştırırken, genel itibariyle evrensel olarak geçerli sayılabilecek iyi eğitimin ana hatlarını çizer.

Metinlerde dile getirilen konuların günümüz akademik dünyasında ne denli geçerli olduğunu görmek, hem John Stuart Mill’in liberal görüşlerinin evrenselliğinin hem de akademik dünyanın yaşadığı sıkıntıların evrenselliğinin kanıtıdır diyebiliriz.

Fihrist olarak bu değerli çalışmaları Türkçe yazınına kazandırmanın mutluluğu ile, sizlere iyi okumalar dileriz.

Ömer Alkan

Çevirmen : Barış Timur & Enes Gider
Kitap Editörü : Mustafa Çapa
Baskı Tarihi : Ağustos 2021
Baskı Sayısı : 1. Baskı
ISBN : 978-625-7599-14-6
Barkod : 9786257599146
Sayfa : 96 Sayfa
Ebat : 13 X19,5 cm 

e-kitap alımı için:

₺39,50 | özel fiyat |  62,65

Bülten'e Üye Ol

Fihrist Kitap Çalışmalarından Haberdar Ol