İnsan bipedal (iki ayaklı) olmasının neticesi olarak diğer memeli canlı türlerine nazaran daha erken doğum gerçekleştirmektedir. Bu, insan yavrusunun diğer memelilere göre daha uzun süre bakıma muhtaç kalması dezavantajının yanı sıra, mükemmel bir olanak sunmaktadır: Dış dünya ile birlikte öğrenip buna göre bir zihin inşa edebilmesi.

Beyindeki sinaps bağlantılarının daha kompleks bir yapıya sahip olmasıyla, sadece sınav başarısı değil hayatın geri kalanında karar alma ve öğrenmeye devam edebilme becerileri de birey tarafından edinilmiş olur. Bunun için henüz gelişimin durmadığı zamanlarda kişi mümkün olduğunca yeni beceriler elde ederek beyninde kalıcı etkiler oluşturabilir.

Yeni bir bilgi öğrenmekten ziyade o bilgiyi hayatına nasıl dahil edebileceğini öğrenmek günümüzde ayırt edici bir kazanımdır. Bilgiye erişimin sınırsız olduğu günümüzde bilginin değeri azalırken bakış açısının, yorumun ve analizin önemi katbekat artmaktadır. Bu kazanımları elde etmek için de kişinin veri bataklığından çıkıp bilincin berrak sularına yönelmesi gerekmektedir. Bunun önemli bir parçası da kendini gerçekleştirme aşamalarında ilerlemekte olan ergin bireylerle birlikte olmaktır.

Bu noktada görmezden gelinen kısım, insanın organik bir yapı olarak sahip olduğu bütüncül öğrenim sistemidir. Analitik düşünce becerisi, elbette doğru bir örüntüyle edinildiğinde hem kariyer olarak hem de akademik olarak insanları ancak belli bir yere kadar taşıyabilmektedir. Fakat, kişinin elde ettiği statü ile yetinememesi ve psikolojik olarak olgunlaşması gerekliliği salt analitik düşüncenin yaşamın kalitesini arttırmaya yetmediğini göstermektedir.

Genç birey, günümüz Türkiye toplamındaki öğren-kullan-unut çemberinden çıkabilmek için ya sistemin dışına çıkmalı ya da sistemin beklentisini aşmalıdır. Bu aşkınlık, hem sistemin gerekliliklerini yerine getirmek hem de aydınlanmış yani kendi aklıyla düşünebilen bir birey olabilmek ile mümkündür. Zihin daha erginleşmeden bu konuda eğitilmek hayat boyu değerlenecek bir yatırımdır.