"Durgunluk" ya da "Durgunum Sana"

ben çarşı
bir adım ötesi yürüme bandı
kiremit kırmızı hani
gözümün takip etmekten haz aldığı
sahil yolu ama tek tük ama hafif tempo
uzun uzadıya
ve bir adım ötesi sana bakılı
sen kimsin ki yürüme yoluna uzanıp
beni durduran ve
ben kimim ki soğuk duşa lüzum gören
şu saatten sonra ben kimim ki
şu dakika, an itibariyle ölen biten irkilen
ben çarşı eşrafı tanıtayım kendimi
ben bekçi
ben dalgınlığın ahım şahım bakkalı
yıllar oldu seni yolun üstünde bırakalı
asırlar oldu
biz çok konuşur ve bol terler dururduk
burada biz çok kaşınır
ahali olarak neye sataşacağımızı şaşırırdık
ama sen kimsin ki
öledurdun yolumun tabanına uzanıp
beni durduradurdun
ki razıyım dünden, durdum işte
peşin sıra durdum
karpuzun kalın dilimi arasına bir bıçak atıveriyordum
ki bu sahneye çarşının kızları bayılır
peynire alan açıveriyordum
yayılan tanelerin karpuzun suyuna dokunmasını
ve iç geçirerek ıslanmasını
seyrededuruyordum
ki
çayın buğulu ahengine eklenen adımların
üzerine düşedurdun
görüş alanıma girebilecek daha çokça adımların
önüne bir sınır oldun
durgunluğun sıcağa dönüşeceği
ama soğuğu tercih edeceği
derken eriyeceği ve
ya da buhar olup gideceği ve
ya da bir mendil yaprağınca sindirileceği
damlalar var önümde
ve bir de sen artık, önüme sınır oldun
ben kimim ki
durmuş ötemin berimin peşinde
yolumu gözlerim ki
sen girdin kırmızı kiremit üzeri beyaz çizgime
ben kimim ki hem
bakıyorum önüme, bakmışım hani
bakmışım ki birikmiş haylice
öyle ya
bir göbek birikmiş hani dalga konusu
çarşıya gündem olmuştu
çarşıya konu mu yoktu
bir atmış ama yüz yirmi kilo hesabınca Selahattin’in
ettiği lafa bak hele
bırak şimdi onu bunu dedikçe
Selo kah kah, konuyu değiştirme hele
sanki önemli bir gündem var abi ahalide
ilahi abi kah kah
bu göbek erimeli olmayacak böyle
sabah koşusu vacip hükmünde
dedim ya hemen, kah kah
sen mi, derken Selo nasıl kıskanç
nasıl haset sahibi
evet ben ulan, özellikle bu saatten sonra
evet ben

evet sen yol hattımın bozguncu kadını
belki bu yüzden
kısır yazın gündemi de kısır ama sen
benim için süregelen yılların en
en ama en hararetli gündemisin
bulmaca ekimin her hafta sıkılmadan
gözüme sokarcasına bacaklı
orta merkez resmisin, bu ünlü koşanın adı ne
ya da, bu ünlü koşan ama öğlene doğru düşenin
koşu yolunun önünü kesenin
tüm dikkati üstüne çekenin adı ne
dolduramıyorum şu dokuz kareyi ve
rezil oluyorum çarşının kerata çırağına bile
ihihi, abi boş kalmış bu
ihihi, Selahattin usta bak şuna hele
kıyı şeridinin en hızlı bulmacasavarısın yakıştı mı
abi senin gibisine oldu mu şimdi bu
ihihi…

önce senin sonra Selahattin’in ben taa derdim de
nezaket dersiyle süregelen ilişkimiz hasedince
bir miktar tereddütteyim
hanımefendi
bir şeyiniz yok ya, kaldırıvereyim sizi
bakkalımın en serin köşesinde sizi buyur edeyim
ne güzel bir gülüşünüz var
canınız acırken bile yanağınıza düşen bu gamzeye
siz söyleyin, kanabilir miyim
bir şeycikler olmaz lütfen
bir tentürdiyotluk işi var yaranızın
sonrasında birazcık ilgi
sıradanın, durgunluğun, şu boşluğun bir fazlası ilgi
hemen iyi olacaksınız söyleyeyim
nasıl diyeyim, siz iyiye doğru koşmak için yaratılmışsınız
güzellik denen sıkıntının rahatını bozmak için varsınız
siz, bayan
sizinle koşabilir miyi…

abi, ihihi, kendinden geçtin n’oldu
Selahattin Usta, kendinden geçti bu
abi çay vereyim mi diyordum
derken dokuz kareyi dolduran sesi işitiyorum
“Aslıhan Hanım, bir şeyiniz yok ya
grubumuzdan koptuğunuzu geç fark ettim
Aslıhan Hanım kusuruma bakmayın
iyisiniz umarım
arkadaşlar söyledi de yanınıza yetiştim”
kim ulan bu yalak, kim ulan bu kıl dönmesi
kimsin sen koca jantlı küçük tekerlek
par par bağıran gözlüğüyle sen
ulan sana diyorum gevrek jöle seğirtmesi
çarşının orta direğine asılı listeye sokayım mı seni
gelen döver giden döver, biz oğlum az değiliz
ya da şu burnun yok mu,
onunla bu saatten sonra alıp veremediğim var
yan sokağa attığın adım hesabınca burnunu bükeyim mi
bana bak oğlum
adamın modeline göre dayak havası çalarız biz
gel ulan buraya
koşma, göstereyim mi ha göstereyim mi

abi dur heyecanlandın, şaka yaptım
çayı iç kendine gel ihihi, olmadı bol limonlu soda
sıkma limon hani, buzlu soğuk soda
Selo Usta’dan sana
koş getir veledüzzina
defol bre keferetül mineş şamata
bu hararetle daha sayardım ama
yolumdan alıkoyma beni
sedirin üstündeki gazeteyi uzat öyle git hadi
ne diyorduk dokuz harf
resimdeki hanfendi, hanımefendi,
hanım efendi…
yaz gitsin ulan, iki dakika sonranı bilirsin
durgun köşene çekilip
üstünden küf silkmeyi iş edineceksin
yaz gitsin
“Aslıhan Hn”

abi çaydanlık altlığı lazım ihihihi
bitirdiysen alayım mı şu gazeteyi

bakardım yüzüne gözüne
sıfatsız şekline bakardım da

ihihihi

pis hergele
yüzüne tükürürcesine
saatler boyunca bakardım da sana

defolacaksan
al gitsin ulan
istersen gecenin mangalına körük bil
ya da günün ateşine yel bil
ama al
al gitsin

Bülten'e Üye Ol

Fihrist Kitap Çalışmalarından Haberdar Ol