Dünya, bir tarla. Burada ekilen ve bakımı yapılan tohumlar sonsuz âlemde karşımıza meyve olarak çıkacak. Üstelik bu meyveler, hiç çürümeyen, eskimeyen, solmayan, insanı usandırmayan bir nitelikte olacak.
Dünyada yaşarken cennet garanti değil. Çünkü iman ve ibadet derinliğini ölçebilecek bir kıstas mevcut değil. Bu nedenle, kimin iman derecesi ne kadar, ibadetlerini hangi oranda Allah rızası için yapıyor, bilemiyoruz. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bile vefat eden bir insanın cennete veya cehenneme mi gideceğini bilmiyor.
Ancak bu gerçeğin bir istisnası var. Adına aşere-i mübeşşere (sağlıklarında cennetle müjdelenmiş on kutlu sahabi) dediğimiz on sahabi. Onlar daha yaşarken cennetle müjdelenmiş.
Peki, onlar, bu dereceye nasıl çıktılar? Aşere-i mübeşşereyi böylesine farklı yapan özellikleri nelerdi? Onlar, nasıl bir imana ve ahlaka sahipti ki dünyada kimseye nasip olmayan istisna bir makama ulaşmışlardı?
Bu kitapta aşere-i mübeşşereyi daha yakından tanımaya çalışacağız. Onların hayat hikâyelerini, peygamberimizle olan hatıralarını, yaşadıkları zamana giderek kendi ağızlarından dinleyeceğiz.
Buyurun, cennetle müjdelenen on sahabiye ( radıyallahu anhüm) kalpten kulak verelim.