Müziği Meta Eden Köpoğlu Köpektir / Stevie Ray Vaughan – Tin Pan Alley (Roughest Place In Town)

Bir efsane vardır bu şarkı üzerine, tek denemede kayda alındığı söylenir. O kadar muhteşem yoğunluğa sahip bir tondadır ki Stevie, şarkı anlık bir mucizedir. Öyle bilinir ve öylece kayıtta yer edinir.

Tin Pan Alley bir blues klasiğidir. Sayısız kişi bu şarkıyı kaydetmiş ve her ağızda Tin Pan Alley farklı bir hal alabilmiştir. 30’lu yıllardan 80’lere kadar Robert Geddins adında bir blues dehasının ürettiği bu sözler türlü şekilde dile gelmiş. Bildiğim kadarıyla da Stevie Ray Vaughan dokunuşu sonrasında, değiştirilmeye cesaret edilememiştir. Zaten gitaristin biri böyle bir yeltenmeyle ortaya çıkacaksa da Stevie’nin söylediğini tekrar etmeye çabalayacaktır, daha fazlası mümkün değildir. İşte anonimleşen bir söylenceyi bu kadar özgün bir ifadeyle, tutkuya sarılı hislerle yüksek perdeye ulaştırıyorsa biri, noktayı koymuş demektir. Daha fazla da zorlamamalı, değil mi yani… Başka sahalar vardır keşfe değer, gençleri o yönlere buyur etmelidir. Değil midir yani…

Tin Pan Alley şarkısının içinde bulunduğu albüm 1984 yılında Couldn’t Stand The Weather ismiyle kayda alınır. Ama dikkatli bakarsanız, 1980 yılı konser kaydında Tin Pan Alley vardır. Bu şarkı bir blues klasiğidir ve yıllar boyunca Stevie için her durakta çaldığı bir yorum şarkısı olmuştur.

Tin Pan Alley türlü dile gelir. Çünkü bilindik bir temayı, müzisyen için tehlikeli sahayı anlatır. Tin Pan Alley New York müzik kayıt merkezlerine verilen takma isimdir. Yaradır Tin Pan Alley, bir müzisyen için korkuyla örülmüş kaledir. Vahşi müzik kodamanlarının bir o kadar vahşi kahkalarıyla savunma hattı belirlemiştir. 19. yüzyıldan 1950’lere kadar aktif olan bu sokak bir deyiş halinde müzik adamı için idam sehpası yerindedir. Müzik satar, müzik kazandıran bir şeydir, çok bereketli bir merettir bu. Böyle de olunca müzik yapımcısı vahşetin emir komuta merkezidir. Para adam öldürür, parasız adam hem ölür hem öldürür. Müzisyen genelde ölüdür bu yerde. Doğar ve bir bakmış, topraksız civara yem olmuş. Bir miktar köklerine su verilir, işler kesatsa bir hafta susuz bekletilir ve işte karşında vahşi bir müzisyendir… İki türlü de… Ya kenar köşede ölümü için çalan muğlak bir kişidir, ya da maya tutmuştur artık, o vahşetin emir eridir.

Stevie Ray Vaughan ve kendi kurduğu ekibi Double Trouble. 70’li yılların sonlarından 90 yılında Stevie ölene dek beraber çalarlar.

Stevie bir ilham eridir. Stevie ve onun gibiler esinden beslenir, doğaçlamayı sever bu gibiler, özgünde bir yük bulur ve bu yükü tutkuyla yüklenir. Böylece bünyede hazla karışık bir gerilim belirir. Stevie müziği ilhama bağlandığı için değerlidir. Bu müzik katma değerini refleksler arası zincirleme kazalarda üretir. İşte bu yüzden bir yapımcıya böyle adam zahmettir. Ama müzik bu haliyle müziktir be. Bir yüksek rütbeye varmak için böyle sapkın, kural ya da kaidesiz tepkimeler gerektir. Müzik böyle belirsiz anlık bir kesittir. Daha fazlası değil, öyleyse onu meta eden köpoğlu köpektir.

Beri gelin şimdi, gerildi ortalık. Kadın bağırdı, bardak kırıldı, viski döküldü. Bir silah sesi geldi ve kan döküldü. Dedim ki az önce, müzik bir anlık türeyiştir ve sen kimsin ki beni boyunduruğun altına alacak… Lan sen kimsin ki, bak sana dedim ki az önce, adamların şöyle bir beri gelsin de… Yaramış bana, viskinin dibini gördüğüm şu şişe, patladı başımda ve, kadın çığlığı ve, silah patladı ve kan döküldü.
Dedim az önce
ilham perisi, bir kuruşluk fahişenin öteberisi
Sen kimsin ki…

Bülten'e Üye Ol

Fihrist Kitap Çalışmalarından Haberdar Ol