İdol Bildiğinle Savaş / Stevie Ray Vaughan – Life By The Drop

Kimse bilmez Stevie, yazma eylemimin ilk başlığı sendin. Bir günlük, kahverengi sayfalı, titrek elim düştüğünce sana konuşmayı iç açıcı bir keyif bildim. İç açmak kolay değil ama her söylediğim üzerine sırtımda elin, desteğini gördüm ve öylece ona buna değindim. Kimse bilmez değil mi Stevie, bilmeyecek demiştin, bilmeyecek ama söz mü, bilmeyecek söz demiştin ve çocukça bir yığma çabamı, bir hamlede binler bocamı katlanarak dinlemiştin.

İlham için öncüye gerek var, ne zordu bunu bile kabul etmek. Bir oraya bir buraya kendini vurmak pahasına iktidarın yakamdaki elini tutup çekmek, asilik ve bir öncüye ne gerek var… İlham için öncüye gerek var ve bu noktada kimliğime yakın bir seni bilmiştim. Çok tanısam seni de kendimden ayrı bilirdim ama bildiğim kadarıyla yetinmiştim ve anlattım sana, niye nasıl ve neden sorularıyla çıktım karşına ve bir tek cevap bile vermemiştin. Yığınla boca, katlanarak dinlemiştin, konuşmak pek tercihin değildi, tek kelime etmemiştin.

O sıralar burçlar gündemdeydi, teraziydim ve her şeyinle teraziye çıkıyordu kişiliğin, bir benzerlik kurmaya çabalıyordum seninle, baktım ve teraziydin. Dengesizdin, aşırıydın, sakindin, bir orada bir buradaydın ve neydin ne değildin belli değildi. Çok konuştum seninle ve seni her şeyinle aynı bildim. Sana dair pek bir şey bilmek de istemedim, bu elimle yarattığım aynılık her an yıkılabilirdi. Ama can sıkıcı bir şeyler de belirdi. Zaten baştan bu kadar aynılık can sıkıcı bir şeydi. Ben konuşuyorum senin yerine de konuşuyorum, sonra cevap için söz alıyorum ve senin suskunluğunu ben bozuyorum, sana bakıyorum, seni yere bakarken buluyorum. Yeter diyorum sana Stevie dayağın ağırını istiyorsun, bir isteksizlik var yüzünde ve seni ölü bir yitik bir put biliyorum. Konuş diyorum, anlıyor musun…

Bir idol yön vermeli, bir dost sır vermeli veya ne bileyim, bir yaşayan sel olup akmalı bazen, sen ölmeye yakın bir duruşsun. Çekil kenara diyorum sana, üstad bildiğim bu adamı kabul etmeyi reddediyorum. Sanırım devamlı yaptığımı yapıyorum, her bildiğim idol bozuntusuna aldığım tavrımın aynısını alıyorum sana karşı. Fazlasıyla asiyim, delice reddiyeciyim. Atıyorum seni bir köşeye ve orada seni cezalandırıyorum. Konuşamayan bir zavallıyı kapana sıkıştırıyorum ve acı çekişini seyretmekten aşağılık bir zevk alıyorum. Ama acı da çekmiyorsun, ölmeye yakın bir yüzle bakıyorsun bana ve dokunuyorum sana, ölümü soluyorsun. Ölmüşsün, yoksun… Yırtıp atıyorum seni Stevie, gitar çalmak için biriktirdiğim tüm şevkimi de topak yapıp yüzüne fırlatıyorum.

Kimse bilmez Stevie, yüzüne bir süre bakamıyorum… Bir özür gerekli biliyorum, bunu dostluğumuzun sembolü bil, bir af dilekçesi bil, çünkü sana eskisinden daha çok yazmak istiyorum. Neler yazdım ve aklımda sen vardın, yüzüm yoktu işte, başkalara dadandım. Neler yazdım ve artık fazlaca aklıma düştün, senin hakkında başı olmayan sona ulaşmayan uzun uzadıya yazı başlıkları attım. Ama buradayım işte, bir özür bil bu yazıyı, bu sayede senin hakkında daha çok yazayım. Senin sayende ulaştıklarıma tırnak geçireyim, boyunlarını sıkıp posalarını çıkarayım. Biliyorsun hala sevmiyorum idol biriktirme işini, seni de eski ve yeni, zamansız bir dost biliyorum o yüzden tekrar yanındayım. Sana yazayım, olur mu, yazayım… Belki bakmışsın sayende köşesine bıraktığım gitarı tekrar elime alırım…

Bülten'e Üye Ol

Fihrist Kitap Çalışmalarından Haberdar Ol