Edgar Rice Burroughs, 1 Eylül 1875’te Binbaşı George Taylor Burroughs ve eşi Mary Evaline Burroughs’un dördüncü oğlu olarak Chicago’da dünyaya gelmiş, çeşitli işlerde çalışmış bir işadamı ve başarılı bir kurgu yazarıydı. Döneminin önemli isimleri arasında bulunan ve sonraki dönemlerde de birçok isme ilham olan Burroughs en çok macera, bilimkurgu ve fantezi türünde eserleriyle öne çıkmıştır. Bu alanlardaki başarıları sayesinde ölümünden sonra, 1975 yılında İnkpot ödülünü kazanmıştır. Oldukça geniş bir soyağacına sahip olan Burroughs’un babası Amerikan İç Savaşı gazisiyken, yakın kuzenleri arasında Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’ni imzalayan isimler olmak üzere, ek olarak Amerika’nın ikinci başkanı ve kurucularından olan John Adams bulunuyordu. Ayrıca Burroughs’un birçok atası da Amerikan Devrimi’nde savaşmıştı. Buradan da anlaşıldığı üzere Edgar Rice Burroughs oldukça savaşçı kökenleri olan önemli bir aileden geliyordu ve söylediği üzere, ailesinin bu savaşçı kesimine kendisini oldukça yakın ve bağlı hissediyor, onlara karşı büyük bir sevgi besliyordu.

Birkaç farklı yerel okulda eğitim gördükten sonra Phillips Akademisi’ne katılan Burroughs, ardından Michigan Askeri Akademisi’nde eğitim almış ve buradan 1895’te mezun olmuştu. Amerikan Askeri Akademisi’ne giriş sınavlarını geçemeyen Edgar Rice Burroughs, sonrasında Arizona bölgesindeki 7. Süvari ordusuna gönüllü asker olarak katılmıştı; 1897’de ise kalp rahatsızlığından dolayı emekli olup askeriyeden ayrıldı. 

Burroughs askeriyeden emekli olduktan sonra uzun bir süre birçok farklı işte çalıştı; 1899’da babasının fabrikasında çalışmaya başlayan Burroughs, 1900 yılında çocukluk aşkı Emma Hulbert ile evlendi. 1903 yılında Sweetser-Burroughs Madencilik Şirketinin ortakları olan iki kardeşi George ve Harry’nin yanına gitti ve burada Yılan Nehri’nde altın arama projesinin başına geçti. Bu madenin başarısız olmasının ardından kardeşleri Burroughs için Salt Lake şehrinde bulunan Oregon Kısa Hatlı Demiryollarında bir iş ayarladı fakat Burroughs buradan da 1904 yılında ayrıldı. Yedi yıl boyunca düşük bütçeyle kalemtıraş toptancılığı yapan Edgar Rice Burroughs, 1911 yılında kurgu yazmaya; 1920 yılında ise pilotluk yapmaya başladı ve kendisine bir Security Airster S-1 aldı. Şüphesiz ki Burroughs’un bu karmaşık iş hayatının izleri yazdığı eserlerde karışımıza çıkıyor.

Amerikan İç Savaşı gazisi babasından çokça hikâye dinlemiş ve kendisi de bir o kadar görmüş geçirmişti. John Carter adlı karakteri ve meşhur Tarzan’ı ile toplumdışı vahşileri yaratabilecek bir yazar, gerçekten bu duygu durumunu deneyimlemiş olmalıydı. O da tamı tamına “toplumdışı”ydı.

Barsoom Dizisi’nin başkahramanı olan John Carter’ın da Edgar Rice Burroughs’a olan benzerliğini gözardı etmek neredeyse imkânsız. Dizinin ilk kitabı olan Mars Prensesi’nin başında, başkarakter John Carter, Mars’a götürülmeden önce, iç savaşın bitiminin ardından memleketine döner ve arkadaşı ile Arizona’da maden arar; Mars’a götürüldükten sonra orada, savaşçı Mars halkı arasında çok başarılı bir asker olur ve ardından Mars üzerinde bulunan başka bir şehre giderek burada da bir hava keşif eri olarak görev yapar, yani pilottur ve tek kişilik bir uçak kullanır. Dolayısıyla, buradan yola çıkarak Burroughs’un kişisel hayatının izlerinin eserlerine net bir şekilde yansıdığı söylenebilir. Özellikle de hayatının bir kısmında orduda askerlik yapmış olması Mars Prensesi’ni, Mars Tanrıları’nı ve dizinin tamamını en çok etkileyen faktörlerden biridir. Romanın içinde hem başkarakter hem de genel olarak hikâye üzerinden çeşitli metaforlarla, birçok yerde askerî hayatın onda bıraktığı izleri ve düşünceleri yansıtmıştır. Burroughs’un yazarlık kariyerine başlamasına yol açan şey ise boş zamanlarında sık sık okuduğu, dönemin ‘ucuz dergilerinde’ basılan meşhur kurgu hikâyeleriydi. Zaman içerisinde kendisinin de başarıyla bu tarz şeyler yazabileceğine inanarak, ilk hikâyesini 1912 yılında bu dergilerden biri olan The All Story’de Mars’ın Ayları Altında başlığıyla, dizi hâlinde yayınladı. Mars’ın Ayları Altında dizisi ilk olarak A.C McClurg tarafından, 10 Ekim 1917’de, roman türünde ve Mars Prensesi başlığı altında basıldı. Edgar Rice Burroughs’un en çok ses getiren dizisi Tarzan ise yine ilk olarak 1912’de The All Story dergisinde basılmış, ardından da 1914’te roman hâline getirilmişti. Burroughs’un en meşhur üç dizisi TarzanMars Prensesi ile başlayan Barsoom ve Amtor dizileridir, fakat bunlar haricinde yine popüler bilimkurgu, fantezi ve western türünde pek çok eser vermiştir. Özellikle Barsoom dizisi ile kendinden sonra gelen birçok bilimkurgu yazarını etkilemeyi başarmıştır.

Burroughs, 19 Mart 1950’de geçirdiği bir kalp krizi sonucunda hayatını kaybetti ve şu anda -bizzat satın alıp Tarzan karakterinin anısına ismini koyduğu- California’nın Tarzana mahallesindeki mezarında yatıyor.

Bülten'e Üye Ol

Fihrist Kitap Çalışmalarından Haberdar Ol