Toprak (Sona Jobarteh – Gambia)

Toprak doğurdu ve aynı toprak yine doğurur; ama elinde bilezik, ayağında beş kiloluk bir demirle zencinin zenciyi satması. İç bölgelerden yakalanan siyahi et parçasının tenine bir kat karalık daha kattığı bu adalar beyazın pazarı. Beyazın, o gördüğün en büyük ağaçtan daha yukarı uzanan gemilerle gelen beyazın yeni dünyasını besleyen pazarı. Batı Afrika siyah, o kadar ki karalığı, tekdüze tendeki tek renk fazlası bir kırbacın yırtıp attığı deri altından fışkıran kan damlası. Yüceler yücesi majesteleri James “The Third”ün Afrika’daki ilk yerleşkesi, James Adası. Görece büyük, ve hatta en büyük tutsak adası, Goree Adası, ismiyle tüm kolonyal iştahları kabartması…

Toprağın doğurduğu adanın toprağı satması, bu toprağın doğurduğu zencinin zenciyi üç kuruşa yakalayıp, beş kuruşa beyaza uzatması, beyazın gemisini otuz beş kuruşa hazırlaması, biliyor ki beyaz üç yüz elli kuruşluk kazancı olacak yeni kıtada, en ekonomik yöntemle yüz elli tutsağı gemiye sıralaması. Rakamların tükürük gibi kapkara yüze bulaşması, rakamdan başka bir hiçsin sen Afrika çocuğu, kalesi düşen Afrika’nın çocuğu. Ya da, hiç misin…
Toprak doğurdu ve aynı toprak yine doğurur
ve kan kurumadan üstünden umudu yine doğurur,
yeter ki inan ona.

Acı bir yana, Gambia nehrinde bir bereket tanrıçası toprağı besliyor, kadınlaşıyor sanki bu toprağın karası. Bu toprak karşılıksız veriyor çekingen ellerle, karşılıksız besliyor doğurduğu yeşil kırmızı ve kara tohumunu, besliyor sebze meyve ve omurgalı çocuğunu.

Bu vurucu sesiyle baterinin yanında biten conga, sonrasında konuşan davul, adları ne olursa olsun Dondo, Tamanin veya Lunna, toprak için düzenlenen zamanlı zamansız bir sunum. Bu çeşitli ritmin birleşerek kendini ifade edebilecek olması bir ritüel, çocuğun anneye çağrısı. Bu ritüel topukları vura vura yerin kumunu tozunu kaldırıncaya dek anması. Bu ritüel annenin daha bir özlemle, eski neslin unuttuğu annenin daha bir şükürle anılması.

Ve kora, müziğin konar göçer ozanlarının elindeki kora, bir çeşit dert yanması. Çünkü ozan toprağın soyunu sopunu toptan bilir, gezer tozar söylediği toprağın ona sunduğudur. Çünkü ozan tarihi bildirir ve anlattığı bir çeşit toprağın savunusudur.

Kora,
bir o kadar zor, arp dizilişine sahip gitar tonlu,
21 tel ve bir buçuk metre uzunluğu,
ayakta veya oturarak,
kabaktan gövdesini bel hizasına alarak
“Griot” adlı Batı Afrikalı ozana bırakır kendini ve
dertlere derman olur mu bilinmez ama en azından ortak olur. Griot’yu toprak öyle böyle, yine doğurur, ama Griot toprağını unutacak mı o sorundur. Griot ritmini öyle böyle yine bulur ama müziğini toprağa bağlayacak mı, asıl soru budur. Çünkü ozanı toprağını unutmuşsa, Mali Senegal Gambia bilumum bi’ dünya, çoktan köle olmuştur.

Bülten'e Üye Ol

Fihrist Kitap Çalışmalarından Haberdar Ol