Saplantılar (Gloria Gaynor – Goin’ Out Of My Head)

Frank Sinatra gibi yüzyılın devlerinin aralarında bulunduğu yüze yakın ismin yorumuyla yücelmiş, yüzyıllar ötesine yol olmuş bir müzik “Goin’ out of My Head.” Zaman ötesi oluşundaki sebep, tutkusu; içten bir gösteriyle o yoğun duyguya dokunuşu ve somut ve güncel ve bilimum anlık göstergelerden uzakta duruşu…

Tutkunun saplantıya bir kala yakıcı sıcaklığa kavuştuğu anı simgeler bu müzik. Yorum, disco müziğinin efsane ismi Gloria Gaynor’ındır ve “en yüzeysel” formunda bile, müzik, acıyan tenin aldığı hazza yakın bir doyumla kuşatır insanı.
Çünkü arzu üstündür, arzuyla an hayat bulur.
Çünkü tutkuya kalan her an yukarıya atıfta bulunur.
Ten ve tin isteğince, şehvet ve kudretle, isteğince andan kurtulur…
Yani müzik, sanat ve tümden hayat tutkuda kendine anlam bulur.

Goin’ out of My Head gücünü dediğinden değil, deyiş biçiminden alır. Arzusunun hedeflediği umrumuzda değil, bu ilginin ve övgülerin odağı görünür bile değil. Bu belirsizlik söyleyişin, deyişin kudretini apaçık eder ve tutkunun kendisini gözler önüne serer.

Disco ritminden fazlası var bu kırbaçvari salvolarda; müzik tutkuyu basit şarkı sözlerinden farklı bir düzlemde, derin bir yoğunlukta aktarır. Arka tempo insanın içine öyle bir şey inşa eder ki, daha sözlere geçmeden koro temponun ateşi olur. İlk andan itibaren klavye, asla iri değil, yerinde bir esintiyle yüceltir akışı. Yaylılar asla abartılı değil; sıcağın kendiliğinden harekete geçirdiği yaylılar, bilinçsiz ve kanatlı bir sürüden beklenecek kadar narindir. Üflemeliler hep bir ağızdan tek ve tutkulu hamlelerle yukarıya adım olur. Elektrogitar ve org oynaşmaları, yani disconun eğlence aşılayan olmazsa olmazları müziği bastırmaz ve tüm müzik gibi bir amaca hizmet eder.

Saplantılıdır bu müzik, iner ve çıkar, yüksek ritminde daha da yükselir ve ritim üstüne ritim tırmanır tepelere. Çünkü bu müzik sapkındır, taşkındır, talep eder, küstahça çağırır kavrayışıyla kendine. Şeytanca bir oyundur, insan adımı oraya ve buraya; müziğin bu dansı geceyi çağırır. İşte bu gece kutsaldır, ışığa teslim olmamış bir adadır bu his ve göğün üstünde, yücede arsız bir buluşmadır. Yanında başka kimseyi istemez; isteğinde şüphe yok, her davul vuruşu kadar nettir bu tutkunun müziği.

Ve işte sonunda Gaynor da yalnız tempoya hizmet edecektir. “I think I think I think…” ile müziğin kimliğine bürünecektir. Müzik kendince arşa uzanacak ve bizi biçimce yönetecektir. Tekrarlar keskin bir ritmin ayrı ama akan, kesik ama birlikte olan yoğunluğunda buluşacaktır.
Çünkü müzik müzik içindir.

Bülten'e Üye Ol

Fihrist Kitap Çalışmalarından Haberdar Ol