– Sanat kavramına odaklandığınızda, zihninizde beliren ilk cümleler nelerdir?

–Edebiyat dünyasına öykü ile girdim. Şiir de yazıyor, arada yayımlatıyordum. Bir zamanlar öykü ile şiirin kardeş olduğu söylendi ve inandım. Fakat sonra hem şiir hem öykü yazmanın kardeşlikle bir ilgisi olmadığını anladım ve bir tercih yapmak zorunda kalarak şiiri tercih ettim.
Şiiri tercih ettiğimde zihnimde ilk beliren şey boşluk oldu. Dedim ki kendi kendime: “Boşluk, evet boşluk ama bununla ne yapacağım? Bu boşluğu dolduracak mıyım yoksa genişletecek miyim?” Ben boşluğu genişletmekten yana tavır aldım. Hala da genişletmek için uğraşıyorum.

– Sanat kavramına bakışınız, eserlerinize yansıyor mu? Yoksa ürünleriniz, düşünsel olmaktan ziyade içsel ve anlık yansımalarınız mı?

-Eserlerimin, kurmaya çalıştığım poetikamla buluştuğunu söyleyebilirim. Eserlerim genelde düşsel bir düşüncenin yansımasıdır. Düşsel derken şunu kastediyorum: Ben sokağa ve sokakların krallığına inanan bir şairim. Gezi sürecinde oluşturulan “Şiir Şokakta” anlayışına karşı çıktım. “Şair, Sokakta…” dedim. Bana göre bu düşünce böyle olmalıydı ve bunu bir çok yerde hem yazılı hem de sözlü olarak dile getirdim. Sokaktan geldim hala sokaklardayım.

– Sanat adına neler gerçekleştirdiniz, neler gerçekleştirmek istersiniz?Gelecekte çıkarmak istediğiniz ürünler hakkında neler söyleyebilirsiniz?

-Sanat adına 1990 yılından beri gazete, dergi çalışmalarında bulundum. Birkaç derginin yayın süreçlerinde yer aldım; Mozik Şiir Dergisi(1996-1998), Öteki-siz Şiir Dergisi (2000-2013), Hiç İşte Dergisi (2016-2018) Matbu Dergi ve bir yılda internet dergiciliği yaptım.
Özellikle inceleme çalışmalarım olmak üzere diğer yazın türlerinde, farklı konu ve tarzlarla edebiyatımızdaki boşluğu genişletmekten yana tavrımı sürdürüyorum. Artık dergi çalışmaları yapmıyorum. Şiir, inceleme, deneme ve çizimlerimle kaldığım yerden devam ettireceğim.