Bir Dev Cüssesi (Buddy Guy – On the Road)

Bir devin yanına ne tavırla yaklaşacağını bilemezsin. İki seçenek sunulur önüne, ya külli itaat ya da tamıtamına bir reddiye, ortasını bilemezsin. Buddy Guy büyükçeydi, yıllar onu daha da büyüttü ve bir dev cüssesi nakşetti üstüne. Buddy Guy görünce sıradan bir dünyalı olarak sen, iki seçenek sunulur önüne ve nedense reddiyeyi seçemezsin. Eğer ki itaat de edemezsen kaçmayı bir kurtuluş bilirsin. Buddy Guy gibi ölmeyi bilmeyeninden kaçmak da elde değil. 2010 yılında, yani 75 yaşında, ve yani 50 sene boyunca ilham verdiği adamların bile ölümünü seyretmiş bir dev var karşında. Cüssesi “On the Road” şarkısını dinlediğinde üzerine üzerine gelir, kaçıp gidemezsin öyle bir yere.

Brezilya Sao Paulo konserinden, yıl 2013. 77 yaşında bir devin tutkusu
  • Buddy Guy elektro gitarın sınırlarını zorlayan bir Chicago Blues adamıdır.

Ama sevecendir Buddy Guy, eğlencelidir, sevmeyeni pek azdır. Demek istediğim, öyle ikinci seçeneği seçememek değil konu, bir zorunluluk değil söz konusu olan, seçmek istemezsin. Yıllar yılı, koca dişleriyle sırıtan ve döneminin en sert blues tonuna sahip adamının hırçın ve bir o kadar keyifli yüzüne bakmak yeter, kuduruk makamına girer, çıkıp sahnesinin ortasında tepinmek istersin. Yani demek istediğim, Buddy gibi bir takma adı almış adamı içten bir sevgiyle seversin, öyle bir yücelik atfedip dev rütbesine bulayarak onu, gölgesinde dinlenmek gibi bir arzuya bürünmezsin. Zaten Buddy, bir Jimi Hendrix ateşi gibi yoğun harla bir anda kabaran bir üne sahip değildi.

Buddy Guy iriceydi ama onu yıllar büyüttü, o yüzden onu sindirerek sahiplenirsin. Jimi Hendrix’i, Rolling Stones’un Keith Richards’ı, Eric Clapton’u ya da Stevie Ray Vaughan’ı da böyle bir sükunetle Buddy’nin ateşinde pişti. Sağda solda açıklamalarını görün işte şimdi, benim devim Buddy Guy’dı der hepsi. “Benim” devim. Tekrar ediyorum, “benim” devim… Bu sevme ve devle bir olma hissi, onu bir put bilmekten fazlası, onu kendiyle yaşatma hissi…

Solda Stevie Ray Vaughan sağdaki devine sevgi ve saygı karışımı bir hayranlıkla bakarken…
  • Stevie Ray Vaughan da ustası gibi ömrünü yollarda geçirdi. Gitarda dahiyane üslubunu gösterdiği şarkılardan biri: Tin Pan Alley

57 yılından 68 yılına kadar on yıldan fazla süre onun bunun arkasında gitarının gücüyle irileşti, ama bir türlü kendi plak şirketi Chess Records yetkililerinin aklını çelemedi. Çok sertmiş, agresif tonda blues soloları kitleyi etkileyemezmiş, işte bunlar hep geleceği görememiş para babalarının söylemleri… Nice blues ve rock gitaristlerine manevi öğretmenlik yapmakla yetindi yıllar yılı. Birkaç albüm orada, birkaç albüm burada, seksenlerin sonuna dek ismi uzak köyden duyulan bir efsaneydi. Kayıt şirketlerine rağmen o, yolların tekmil gezginiydi ve ismini herkes öyle veya böyle bildi, onu içten gelen bir istekle sevdi. Ancak doksanlardan sonra ödüllere doyamayan bir dev haline geldi ve işte 2000’li yıllarda çıkan ürünleri…
İnanamazsınız
bu ne heyecan ve aralıksız müzik çabası
bu ne blues tutkusu ve hararet arayışı…

Müzik işte böyle bir saplantı ve arsız ısrarın tekrarında büyüyen tasarı, dur durak bilmez arzu ve işte müzik böyle bir yenilik çabası. Müzik bu tutkuda yeşeren bir keşif sahası. Teknikmiş. Evet Buddy tekniğe önem verirdi ve gitarın en rütbelileri onu yaşayan en iyi gitarist bildi ama bu değil. Gerçek büyük ihtimalle bu değil, yeni dönem blues gitaristlerindeki teknik birikim çok fazlaydı belki, ama onun işi bu değildi.

Daha fazlasını isteyen bir yol adamının, görmek ve daha fazlasını görmek isteyen ısrar küpünün, gitar solosu atışında dişlerinin bir kıskaç olup kasılması bize Buddy’i anlatır belki.

Kitlesine verdiği iç kavuran ateşin birikim olup kendine dönmesi, bu ateşe tutulan bileğin gitar teline en keskin notayı vermesi Buddy’i dile getirebilir.

Bu içten gelen ateşin zenci gırtlağına saplanan bir ciğer dolu haykırmaya vesile olması bizi Buddy’e çıkarır belki.

Bilemiyorum, bir devi analiz etme çabası da sıkar bir yerde. Bilinmez denen bu put dümeni çatallaşır, sinir bozucu bir ritme kavuşur. O yüzden analizin de köküne kibrit suyu… Böylece Buddy arzusu ve Buddy tutkusu anlaşılır bir yerde belki.

Bülten'e Üye Ol

Fihrist Kitap Çalışmalarından Haberdar Ol