Kasım 1973’te İstanbul doğdu.

Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü mezunudur.

Mor Taka, Şair Çıkmazı, Patika, Berfin Bahar, Kül, Kitapçı, Darağacı Sanat gibi çeşitli kültür-sanat edebiyat dergilerinde şiir ve denemeleri yayımlanan, Ve Tanrı Öl Dedi İnsana adlı bir de öykü kitabı olan Bozkurt

yazma uğraşını Edebiyat Postası’nda sürdürmektedir.

“Neden korkuyordu? Bu korku veya dehşet değildi. Bu onun çok iyi bildiği bir boşluktu. Bu koskocaman bir hiçti ve bir insan da bir hiçti. Sadece buydu ve tek gereken şey ışık, temizlik ve düzendi. Bazıları böyle yerlerde yaşarlardı ve bunu hiç fark etmezlerdi ama o biliyordu ki ben hiçbir şeyim, hiçbir şey benim. Bizim hiçliğimiz, içinde bulunduğumuz hiçlik; hiç senin ismin, senin krallığın, sen hiçlik içinde olacaksın ki, bu da hiçbir şeydir. Bize günlük hiçliğimizi ver. Hiçbir şeyle dolu, hiçbir şey, biz hiçbir şeyimizi hiçbir şeyliyoruz. Bizim hiçbir şeyimizi, hiçbir şeyleme. Bizi hiçbir şeyden kurtar. Hiçbir şey olmak. Hiçbir şey dolu, hiçbir şeyi selamlıyoruz. Hiçbir şey seninledir.”

 

Ernest Hemingway, Temiz Aydınlık Bir Yer

 

Kısa Amerikan Hikayeleri, Doruk Yay.

Çev: Yeşim Sönmez Dinçkan

003: Ütopya, Distopya, Bilim Kurgu / Roman

“Her şey, insana rağmen iyiden iyiye dilsizleşti. İnsanın bellek ve unutma üzerine kurulu tüm hikâyesi toplu bir intiharla ortadan kalksa da yeryüzü kendini yaşayabilse yeniden. İnsanın varlığı, varlığın sefaletiydi.”

İstanbul’un yakın geleceğinde bir “kapanma” hikâyesi. Dünyanın ve insanlığın hızından ödün vermeden ilerlediği, uzay çağının tüm ihtişamıyla aşamalar kaydettiği bir zaman dilimindeyiz ve bu hikaye İstanbul’un “kanal” ile yarılması sonrası var olan eşitsizliklerin artmasının ve insanların müthiş bir sessizlikle içe kapanmasının hikâyesi. Küçük ölçekte ise bu hikâye, yalnızlığında boğulmuş, dış dünyada suç ve aşırılıkların artmasının kıskacında kendi içine kapanmış ve bu kapanda kısılmış bir adamın hikâyesi.

Şehir, yükseldikçe ve hiyerarşik aşırılıklar içinde çevresine karşı duyarsızlaştıkça, şiddetini kendini var eden köklerine dahi yöneltir sonunda. İşte bu hikâye, yeni şehrin kaskatı inşası sırasında, kendisini oluşturan en temel unsura, insanına yönelik acımasızlığına vurgu yapar. Oldukça insancıl ve öznel bir dünyadan acının içsel yolculuğu eşliğinde şehri gözlemleriz. Görmeyiz bile şehri, sadece hissederiz. Çünkü şehir artık kapanmıştır içine, şehir tüm gürültüsüne rağmen artık sessizdir. Şehir, yabancılaştırdığı insanlarını iştahla sindirirken umutsuzluğun koyu tonlarına boyamaktadır zihinleri.

Umut ise en büyük sorudur; gerçekten, biz şehirliler, umudumuz var mıdır bu kökleri kurutan yaşam alanından, beklentimiz var mıdır şehirden? Bu kapanmanın sonu var mıdır, açılacak mıdır bu kat kat yığınlaşan şehir bir gün, yoksa patlamaya mı yüz tutacaktır? Ya da bu gürültülü sessizlik, umut kırıntılarını sonuna kadar sömürüp gerçek bir sessizliğe varacak mıdır…

(Ömer Alkan) 

e-kitap alımı için:

₺54,5 | özel fiyat |  87,15

Bülten'e Üye Ol

Fihrist Kitap Çalışmalarından Haberdar Ol